YAZARLAR
¹ Awab Mohammed*
2 Sinem Erkış
3 Elif İpek
4 Senanur Araz
5 Semih Karataş
- Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi
- Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölümü
- Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
- Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
- Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
*İletişim: awab9010@admin
İçindekiler
- 1 CEZAYİR’İN COĞRAFYASI VE JEOPOLİTİK ÖNEMİ
- 2 CEZAYİR’DE SOSYAL YAŞAM VE BERBERİLER
- 3 CEZAYİR TARİHİ
- 4 KAYNAKÇA
CEZAYİR’İN COĞRAFYASI VE JEOPOLİTİK ÖNEMİ
Resmi Adı | Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti- el-Cumhûriyyetü’l-Cezâiriyyetü’d-Dimukrâtiyyetü’ş-Şa‘biyye |
Yönetim Biçimi | Yarı başkanlık tipi demokrasi |
Bağımsızlık Tarihi | 5 Temmuz 1962 (Fransa’dan) |
Başkent | Cezayir (3.5 milyon) |
Yüzölçümü | 2.381.741 km2 |
Nüfusu | 45.4 milyon (2022) |
Nüfusun Etnik Dağılımı | %70 Arap, %29 Berberî, %1 diğer |
Üyesi Olduğu Uluslararası Kuruluşlar | Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği, Arap Ligi, Mağrip Arap Birliği, Akdeniz için Birlik |
Coğrafi Konumu | Kuzey Afrika’da Akdeniz kıyısında bulunan ülke Tunus ve Fas’ın arasındadır. |
Komşuları | Fas (1.900 km), Mali (1.359 km), Tunus (1.034 km), Libya (989 km), Nijer (951 km), Moritanya (460 km), Batı Sahra (41 km), kıyı şeridi (998 km) |
Dil | Arapça, Fransızca, Berberîce |
Din | %99 Müslümanlık, %1 Diğer (Hristiyanlık, Yahudilik) |
Ortalama Yaşam Süresi | 76.5 yıl |
Okuma-Yazma Oranı | %80.2 |
Para Birimi | Cezayir Dinarı |
GSYH | 187,16 milyar ABD doları(Ekim 2023) |
Kişi Başı Ortalama Milli Gelir | 4.150 ABD doları (Ekim 2023) |
İşsizlik Oranı | %16.8 (2021) |
Enflasyon Oranı | %9.7 (Ekim 2023) |
Reel Büyüme Hızı | %4 (2021) |
Yoksulluk Oranı | %23 (2006 verileri) |
İthala (milyar Dolar): | 38.7 (2022) |
İhracat (milyar dolar) | 39.28 (2021) |
Siyasî Yapı
Yarı başkanlık sistemi ile yönetilen Cezayir’de, devlet yönetiminin başında bulunan Cumhurbaşkanı beş yıllık süre için seçimle işbaşına gelmektedir. İdarî açıdan 48 vilayete ayrılan ülkede, 462 üyesi bulunan ulusal meclisin üyeleri de 5 yılda bir gerçekleştirilen seçimlerle belirlenmektedir. Son parlamento seçimleri 2021 yılında gerçekleştirilmiştir. Şu anki devlet başkanı da Abdulmecid Tebbun.
Ekonomik Durum
Kaya gazı rezervi bakımından dünyada 3., doğalgaz rezervi bakımından 10. ve petrol rezervi bakımından 16. sırada yer alan Cezayir, aynı zamanda dünyada en fazla gaz ihraç eden ülkeler listesinde 6. sıradadır. Ekonomisi büyük oranda hidrokarbona dayanır. Dünyanın en önemli petrol ve doğalgaz üreticileri arasında yer alan Cezayir’de millî gelirin %30’u, bütçe gelirlerinin %65’i ve ihracat gelirlerinin neredeyse tamamı petrol ve doğalgazdan elde edilmektedir. Ülkede ayrıca demir, çinko, altın, fosfat, cıva, kurşun, kömür ve uranyum yatakları da yer almaktadır. 2000’li yılların başlarında petrol fiyatlarının artması ile dış borçlarını büyük ölçüde azaltan ve ekonomisini güçlendiren Cezayir, elde ettiği gelirleri ülkede yeni yatırım alanları ve altyapı hizmetleri için kullanmıştır. Petrol ve doğalgaz kaynakları, uzun vadeli ekonomik istikrarın korunmasında başarılı olunmuştur.
Cezayir’de yağış miktarı batıdan doğuya gidildikçe artış gösterir. İç kesimlerde karasal iklim hâkimdir. Kıyı bölgelerinde de Akdeniz iklimi görülür. Bu sebeple kıyı kesimlerindeki verimli topraklarıyla Cezayir tarıma oldukça elverişli olup bakla, incir, zeytin, hurma ve kayısı gibi ürünler bakımından dünyada ilk sıralarda yer almakta, ancak bu ürünler genellikle ülke içerisinde tüketilmekte ve ihracat ürününe dönüşememektedir.
Dış ticarette ise Cezayir son yıllarda 80 milyar dolar civarında bir hacme sahip olmuştur. İhracat gelirlerinin %95’ini petrol, petrol ürünleri ve doğalgaz oluştururken, başlıca ithalat kalemleri gıda ürünleri, elektronik cihazlar, makineler, kara ulaşım taşıtları ve tüketim mallarıdır. Ülkenin ticarette en önemli partnerleri ise ihracatta İtalya, İspanya, ABD, Fransa, Brezilya ve Hollanda; ithalatta Çin, İtalya, İspanya, Fransa, Almanya ve Türkiye’dir.
Ülke ekonomi alanında son yıllarda büyük atılım göstermiş ve güçlenmişse de, farklı gelir düzeyine sahip kitleler arasındaki fark giderek açılmaktadır. Öte yandan ülke yüksek yoksulluk, işsizlik ve enflasyon rakamlarıyla ciddi biçimde sınanmaktadır.
Dini Durum
Ülkede bağımsızlık sonrası dönemde sosyalist ideoloji öne çıkmış, Müslüman halkın talepleri göz ardı edilmiş, inanç özgürlüğüne ilişkin kısıtlamalar getirilmiştir. Günümüzde Cezayir nüfusunun tamamına yakını Müslümandır. Ülkede Malikî mezhebi yaygın olup, Hanefî ve İbadî mezheplerine mensup az sayıda insan da bulunmaktadır.
Bağımsızlık hareketinin başından beri ihtilâlci sosyalizm ilkesini benimseyen ve bu dünya görüşünü iç ve dış siyasette uygulamaya çalışan Cezayir’de iktisadî ve sosyal alandaki bütün planlamalar ve dış ticaret, bütün büyük sanayi tesisleri, bankalar, kredi kurumları, ulaşım, iletişim araç ve gereçleri gibi ekonominin her sektörü tamamıyla devletin elindedir.
CEZAYİR’DE SOSYAL YAŞAM VE BERBERİLER
Berberiler, bugünkü Mısır, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas’ı içine alan Kuzey Afrika’nın bilinen en eski yerli halkıdır. Kendilerine Amazigh ve çoğul anlamda İmazighen diyorlar. Bu kelimenin anlamı ise “özgür insan” anlamına gelmektedir. Bu kalabalık halk, bir Arap boyu gibi algılanmakta ancak gerçek bu değil. Berberiler, Araplar öncesinde bölgede yaşamış olan bir halk olarak kendilerini tanımlamaktadır. Aslında 325 milyonluk Arap dünyası içerisinde sayılan bu topluluklar, Arap halkından oldukça farklılaşmış ve 7. yüzyıldaki Pan-Arabizm ile Arap olarak tanımlanma serüvenleri başlamıştır.
Berberiler bugün itibari ile Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Mali, Nijer ve Mauretania’da dağınık gruplar halinde yaşamaktadırlar. Dil olarak Afro-Asya dil ailesi içerisindeki Amazigh dillerini konuşmaktadırlar.
Minimum rakamlarla Fas’ta 14 milyon, Cezayir’de 9 milyon ve dağıldığı diğer bölgelerde daha küçük boyutlu kitleler halinde hayatlarına devam ettikleri bilinmektedir. Ancak köken üzerinden tahmini nüfus sayımları, Berberi nüfusunun bölgede yaklaşık olarak 23 milyon ile 50 milyon civarında bir nüfusa sahip olabileceğini göstermektedir.
Berberi ismi aslında Romalıların bu topluluklara bir çeşit yakıştırması olmuş ve bilindiği kadarıyla bu halkın bireyleri bu isimden bir şekilde rahatsızlık duymuşlardır. Özgür insan (Amaziğ) tabirini sahiplenmişlerdir.
Bildiğimiz kadarıyla İspanya’yı işgal eden Orta Çağ Arap kültürü, o bölgeye Arap Müslüman kültürünü ve Arapça’yı kabul eden Berberiler tarafından taşınmıştır.
Bugün özellikle Fas ve Cezayir nüfusunun oldukça baskın bir kısmı (%65 – %75) berberi nüfusundan oluşmaktadır. Ancak turistik berberi gruplar ise bütün bir Kuzey Afrika coğrafyasına dağılmış olarak bulunmaktadır. Çivit renkli giysileri, devam ettikleri göçebe hayatları ile hala Kuzey Afrika coğrafyasını adımlayan daha küçük boyutlu kabileler de mevcuttur.
Yapılan araştırmalarda berberi toplumunun bölgedeki varlığı tarih öncesi dönemlere kadar uzanmıştır. Mağara kaya sanatı resimlerinde ya da Neolitik dönem topluluklarında Berberi topluluğun izlerini gösteren bazı detaylar mevcuttur. Ancak bir bütün olarak tüm bir Berberi tarihi okuması aslında bu geniş topluluğun tarihsel durumundan dolayı pek mümkün değildir. Mesela Berberi halkları bütün bir coğrafyayı kapsayan tek bir imparatorluk kurmamışlardır. Bunun yerine farklı coğrafi bölgelerde daha küçük boyutlu krallıklar kurmuşlar ama bu krallıklar uzun ömürlü olmamıştır. Berberi bölgesinde pek çok tarihi “süper güç” hakim olmuştur. Romalılar, Yunanlar, Bizans, Osmanlı, büyük Arap krallıkları gibi güçler bölgede uzun dönemler boyunca hakim olmuştur. Bölgede yaklaşık olarak MÖ 2000’den beri Amazigh dili konuşulmaktadır. 1. yüzyılda Yunanistan, Kartaca ve Romalıların hakim olduğu bölgenin yerli sakinleri konumunda olmuşlardır. Yine aynı dönemlerde bir dizi Berberi krallığı kurulmuştur. Mauri, Masaesyli, Massyli, Musulami, Gaetuli, Garamantes gibi krallıklara ek olarak Kartaca ve Roma etkisinde bir dizi Berberi krallığı bilinmektedir. Bu krallıklardan Nimidia ve Mauretania, 2. yüzyılın sonunda tamamı ile Roma hakimiyeti altına girmişlerdir. Ancak diğer krallıklar ise 429 Vandal İstilası, 533 Bizans Fethi sonrasında 7.-8. yüzyıllardaki Arap istilasına kadar yaşamışlardır. Zaten bir şekilde bu krallıkların sonunun gelmesinin ardından Arapların bu bölgedeki üstünlüğü günümüze kadar devam etmiştir. Kronolojik olarak baktığımızda Berberilere dair ilk kayıtlara Antik Mısır’da rastlanmıştır. MÖ 3000 yılına dayanan bazı kayıtlarda bölge halkı hakkında yazılar bulunmuştur. Daha sonrasında ise MÖ 1000 yılında Fenikeliler ile yapılan ticaretten yine bugün Berberi olarak bildiğimiz topluluktan bahsedilmiştir.
Berberi konutları, mağaralardan düz çatılı veya kırma çatılı evlere ve çadırlara kadar geniş bir çeşitliliğe sahiptir. Daha doğrusu konutlar, kalelerden çadırlara kadar değişmektedir. Konutun ne biçimde olduğu farketmeksizin evin yöneticisi o evin kadınıdır. Kadınlar için ev etrafında birkaç buluşma noktası varken erkekler için ise çok daha geniş bir alan ayrılmış durumdadır. Ancak bu anlayış Arap etkisinden biraz daha izole olan bazı kabilelerde çok daha farklıdır. Mesela Orta Sahra’nın göçebe kabilelerinden Tuareg kabilesinde kadınlar kocalarını seçerler ve tüm kabileyi kadınlar yönetmektedir.
CEZAYİR TARİHİ
7. yüzyılın ortalarından itibaren Emevi akınlarına uğrayan Cezayir’ deki Berberi kabilelerinde yüzyılın sonuna doğru İslamiyet yayılmaya başlamıştır. Emevî hakimiyetindeki uygulamalara isyan eden Berberi kabileleri yerel emirlikler kurmuştur. 777-909 yılları arasında hüküm süren Rüstemiler Devleti Cezayir’deki Müslümanların kurduğu ilk bağımsız devlet olmuştur. Batı Cezayir Fas’ta hüküm süren İdrisiler’in, Doğu Cezayir Aglebiler idaresine girmiştir. 909 yılında Rüstemiler Devleti ve Aglebiler’in yıkılmasıyla Cezayir Fatımi Devletinin hakimiyetine girmiştir. 10. yüzyıl sonlarında Berberiler Cezayir’de yeniden küçük ve kısa ömürlü devletçikler kurmaya başlamışlardır. Ziriler ve Hammadiler (1015-1152) devletleri kurulmuştur. Bu sırada Murabıtlar Tilimsan, Ténès ve Cezayir’e kadar Kuzey Afrika’yı hakimiyetleri altına almıştır (1062). 1130-1269 tarihleri arasında hüküm süren Muvahhidler Hammâdî ve Murabıt Devleti’ne son vererek Cezayir ve bütün Kuzey Afrika’yı ele geçirmiştir. Muvahhidler’den sonra Doğu Cezayir, Tunus’taki Hafsi Devletinin (1228-1574) topraklarına katılmıştır. Orta ve Batı Cezayir ise Tlemsen merkezli Abdülvadiler’in (1235-1550) idaresine girmiştir. Abdülvadiler’in zayıflamasıyla Bedevi kabileler isyan ederek birçok şehirde kendi emirliklerini kurmuşlardır. İspanyollar’da 1505-1513 arasında sahildeki önemli şehirleri ele geçirmişlerdir.
Osmanlı Hâkimiyeti
1534 yılında I. Süleyman’ın Barbaros Hayreddin’i İstanbul’a davet edip Cezayir beylerbeyi sıfatı ile onu Osmanlı donanmasının başına getirmesiyle Cezayir doğrudan doğruya bir Osmanlı beylerbeyiliği haline gelmiştir.
Fransa Sömürge Dönemi (1830-1962)
19. yüzyıl, dünya siyasi tarihinde Sömürgecilik Çağı olarak geçmiştir. Sanayi devrimi sonrası dünyaya açılan Avrupalı Devletler için Afrika’ya hakim olma mücadelesi çok önem taşımış ve 19. yüzyılın ilk yarısında Afrika Kıtası, birçok Avrupalı devlet tarafından paylaşılmıştır. Fransa da bu paylaşımda Tunus, Cezayir ve Batı uzanımında Kuzey Afrika’da önemli bölgeleri sahiplenmiştir.
Cezayir gerek jeopolitik konumu gerek sahip olduğu kaynaklarla Fransa için önemli bir yer olmuştur.1827 yılında ise Cezayir’in son dayısı İzmirli Hüseyin Paşa ile Fransa arasında olan gerginlik iki ülke arasındaki ilişkilerin kesilmesine ve düşmanlığın başlamasına yol açmıştır. Bu olayları da bahane eden Fransa önceden planladığı harekâtı başlatarak 16 Haziran 1827’de Cezayir’e savaş ilân edip sahilleri abluka altına almıştır. O dönem Fransa’da hakim olan iç bunalım sebebiyle işgal ancak sonradan gönderilen General Bourmont kumandasındaki büyük bir donanma ve 37.000 kişilik yeni bir kuvvet ile 5 Temmuz 1830’da gerçekleştirilmiştir. Sömürge döneminde bölgeye misyonerler ile çok sayıda Fransız kolonicisi getirilmiş, Cezayir Fransa’nın baskıları ve misyonerlerin faaliyetleri ile Fransızlaştırılmak ve Hristiyanlaştırılmak istenmiştir.
Fransız kuvvetlerinin Cezayir’in tamamında hâkimiyet kurmaları kolay olmamıştır. Dayı Hüseyin Paşa’nın teslim olmasından sonra 1832’de ülkenin batısındaki kabileler Emîr Abdülkādir’in etrafında toplanmış ve onu sultan ilan etmişlerdir. Doğuda ise Kostantîne Emîri Ahmed Bey mücadele etmiştir. 1837 yılında Fransız kuvvetleri yenilgiye uğramış ve Emîr Abdülkādir’in ülkenin bir kısmındaki hâkimiyetini kabul eden Tâfnâ Antlaşmasını imzalamışlardır. Fakat antlaşmadan sonra Fransızlar, Ahmed Bey’in denetimindeki Kostantîne şehri başta olmak üzere çok sayıda şehri ele geçirmişlerdir. Emîr Abdülkādir başta Fas Sultanı Abdurrahman’a sığınmış olsa da 1844’te Fransızlar’a yenilen Fas sultanı imzaladığı antlaşma gereğince Emîr Abdülkādir’e yardım etmemeyi ve onu barındırmamayı kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu gelişmeler sonucunda 1840 yılına kadar “sınırlı işgal” politikasını takip eden Fransa; 1848’de ülkenin büyük bölümünü denetim altına almıştır.
Hakimiyetin kurulmasının ardından Fransızlar; halkın direnişini kırmak için her türlü baskıyı uygulayarak Cezayir’in İslâm-Arap kimliğini yok etmeye, Hıristiyanlığı yaymaya ve Fransızca’yı hâkim dil haline getirmeye çalışmışlardır. Halka ait mülkleri ve kabilelerin topraklarına el koymaya başlamış ve ülkenin en güzel yerlerine Avrupalılar’ı yerleştirerek sömürge yerleşim birimlerini kurmuşlardır.
Fransızlar 1830-1870 yılları arasında Cezayir’i, “Arap Büroları” teşkilâtının icra ettiği zulüm esasına dayanan askerî idare ile yönetmişlerdir. 1848 Fransız anayasasında Cezayir sömürgesi 3 eyalete ayrılmış, tayin edilen bir vali tarafından idare edilmiştir. 1870’te ise Paris’teki İçişleri Bakanlığı’na bağlanmıştır. Bu gelişmelerin ardından Muhammed el-Mukrânî’nin liderliğinde toplanan kabileler, ülkenin tamamına yayılan bir ayaklanma başlatmışlardır. Ayaklanmalar ancak 1884’te uygulanan kanlı yöntemlerle bastırılmıştır. 1919 yılına kadar halkın tabakalara ayrılmasını ve ikili bir ekonomi modelini oluşturmayı hedefleyen “yerli kanunu” uygulanmıştır. Bunun sonucunda Cezayirlilerin büyük kısmı fakirleşmiş, ikinci sınıf vatandaş haline gelmiştir. Bu durum I. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle sömürge yönetimine karşı Cezayir millî hareketinin oluşmasında etkili olmuştur.
1920-1946 yılları arasında liderleri başta Emîr Abdülkādir’in torunu Emîr Hâlid, Mesâlî el-Hâc, Abdülhamîd b. Bâdîs ve Ferhad Abbas olmak üzere farklı teşkilatlar kurulmuş fakat çoğu aktif bir etkinlikte bulunamamıştır. Bu dönemde en etkili olan Müslümanlara Fransız vatandaşlık hakkının verilmesini savunan Ferhad Abbas’ın yirmi sekiz temsilciyle birlikte imzaladığı el-Beyânü’l-Cezâirî olmuştur.
2. Dünya Savaşının bitişini Cezayir’deki sömürgeciliğin de sona ermesi olarak gören milliyetçilerin 5 Ağustos 1945’teki törenlerde Cezayir bayrağı taşımalarına karşılık Fransızlar silâhlı müdahalede bulunmuş ve çok sayıda kişi öldürülmüştür. Aralarında Mesâlî el-Hâc gibi önderlerin de bulunduğu kitleler tutuklanmış, siyasî örgütler de kapatılmıştır.
Kasım 1946’da, genel afla hapisten çıkan Mesâlî el-Hâc’ın önderliğinde Hareketü’l-intisâr li’l-hürriyyâti’d-dimukrâtıyye (MTLD) adıyla bir örgüt kurulmuş ve bünyesindeki gizli birimde kurtuluş mücadelesinde önemli rol oynayan Hüseyin Âyt Ahmed, Ahmed b. Bellâ ve Muhammed Haydar gibi kişiler bulunmuştur.
1948-1952 yılları bağımsızlık öncesi hazırlanma zamanı olmuş, Fransa’nın Cezayir’den vazgeçmeyeceğini anlayan toplum düşmana karşı birleşmiştir. Hazırlıkların tamamlanmasından sonra 1 Kasım 1954 tarihinde silâhlı mücadele başlatılmış, mücadelenin siyasî örgütü olan Cezayir’deki bütün vatanseverlerin yer aldığı Cebhetü’t-tahrîri’l-vatanî (FLN) kurulmuştur. 1955 yılında olağanüstü hal ilan eden Fransa ayaklanmayı bastırmak için Fransız donanması, hava ve kara kuvvetlerini seferber etmiş, bir NATO birliğini dahi bu iş için kullanmıştır. Bütün Batı ülkeleri Fransa’ya destek vermiş, Arap ülkeleri ile Asya-Afrika devletleri ise Cezayir’in yanında yer almıştır.
Bağımsızlık Sonrası Cezayir (1960-1990)
1962’de bağımsızlığı kazandıktan sonra İktidarı devralan Cezayir Cumhuriyeti geçici hükümeti içinde kısa sürede ayrılıklar ve bölünmeler meydana gelmiştir. Yûsuf bin Hadde ile Ahmed bin Bellâ yanlıları çatışmaya başlamıştır. 29 Eylül 1962’de başkanlığa Ahmed bin Bela, Millî Kurtuluş Cephesi’nin başına M. Haydar ve Savunma bakanlığına da Genelkurmay Başkanı Albay Huari Bumedyen getirilmiştir.
Millî Kurtuluş Cephesi, Kasım 1962’de bütün siyasi partileri kapattığı gibi her türlü örgütü de kendisine bağlamıştır. 13 Ekim 1963 tarihinde yapılan referandumla yeni anayasa kabul edilirken Ahmed bin Bella‘da beş yıl için devlet başkanlığına seçilmiştir. 1965’te Savunma Bakanı Albay Hayri Bumedyen, Ahmed Bin Bella’yı askeri darbeyle devirmiştir. Bumedyen, Devrim Konseyi’nin başı, hükümetin başı ve Savunma Bakanı olarak görev yapmaya başlamıştır. Bu süreçte, ordu ile siyaset arasındaki bağlantı da güçlenmiştir. Bumedyen 1975’te rejimi ve kişisel yetkilerini güçlendirmek amacıyla bir dizi siyasi reform yapmıştır. Bu kapsamda başkanlık ve Ulusal Halk Meclisi seçimleri yapılmaya başlanmış, sosyalist sistem ve İslam devlet dini olarak benimsenmiş ve yeni Anayasa referandumla kabul edilmiştir. Aralık 1976’da Bumedyen yeniden devlet başkanı seçilmiştir. 1977’de FLN üyelerinin meclise seçilmeleri ile yeni siyasi yapı tamamlanmıştır. 1978’deki ölümüne kadar, Sosyalist tek parti diktatörlüğüne dayalı uygulamalarını sürdürmüştür. Yerine Şadli bin Cedid seçilmiş olup, aynı politikalar Bin Cedid döneminde de devam etmiştir.
Sosyal, kültürel ve ekonomik bir yıkım yaşayan ülkede haksızlık ve yolsuzluklara karşı halk İslami hareketi desteklemeye başlamış, 1982’de dindar muhalefetin ileri gelenleri tutuklanmıştır. Öte yandan, bağımsızlıktan sonraki 25 yıl içinde ülke nüfusu ikiye katlanmış; kırsal kesimden kentlere büyük bir göç akımı yaşanmıştır. İşsizlik oranı yüzde 30’ların üzerine çıkmıştır. Siyasi, kültürel ve ekonomik sorunlar tek partili rejime karşı tepkileri artırmıştır. Ekim 1988’de FLN’ye karşı bütün ülkeye yayılan anarşik protesto gösterileri 10 gün sürmüştür. 500 göstericinin öldüğü bu ekmek isyanlarının kanlı bir biçimde bastırılması halkın yönetime olan güvenini zayıflatmıştır. İsyanın ardından, halkın uğradığı eşitsizlik ve adaletsizlik temalı İslami söylem de FLN’nin meşruiyetini olumsuz etkileyen bir faktör olmuştur. Zira 1980’lerden itibaren İslami ideoloji güçlenerek Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne meydan okumaya başlamıştır. 1987’de bağımsızlığın 25. yıldönümünde af çıkartılarak siyasi tutuklular serbest bırakılmıştır. 1986’daki petrol krizine bağlı ekonomik sorunlardan kaynaklanan ülke genelindeki Ekim 1988 gösterileri 1989’da siyasi reformlar yapılmasını sağlamış, ancak reformların Cezayirliler için bedeli, oldukça ağır olmuştur. 1988 gösterilerinde iki haftadan kısa bir süre içerisinde 500 silahsız sivil hayatını kaybetmiştir.
1989’da referandumla kabul edilen anayasa değişiklikleri kapsamında ülkenin “devrimci sosyalist” karakterine ilaveten FLN için devletin tek partisi tanımı Anayasadan çıkarılmıştır. Ulusal Meclisin yasama yetkileri artırılmış, güçler ayrılığı benimsenmiş, basın özgürlüğü gibi konularda gelişmeler olmuştur. 2 Temmuz 1989’da yeni partilerin kurulmasına izin veren siyasi partiler kanunu ile %10 barajlı seçim kanunu kabul edilmiş ve ülkede çok sayıda yeni siyasi parti kurulmuştur. 12 Haziran 1990 tarihinde ilk defa birden çok siyasî partinin katıldığı yerel seçimlerde İslâmî Selâmet Cephesi oyların yüzde 56’sını alarak büyük bir zafer kazanmış, ülkedeki 1.589 belediye meclis üyeliğinden 950’sini, 42 il meclisinin 32’sini kazanarak yönetimi ele geçirmiştir. İslâmî Selâmet Cephesi lideri Abbâs Medenî, meclisin feshedilmesini isteyerek, erken genel seçim çağrısında bulunmuştur.
FLN (Front de Libération Nationale)
Ulusal Kurtuluş Cephesi (Arapça: جبهة التحرير الوطني Jabhatu l-Taḥrīru l-Waṭanī; Fransızca: Front de Libération Nationale, FLN)
Kuruluş tarihi: 1 Kasım 1954, Kahire, Mısır
Kurucuları: Muhammed Budiaf, Krim Belkacem, Mourad Didouche, Rabah Bitat, Mostefa Ben Boulaïd, Larbi Ben M’hidi
Genel başkan | Abdelaziz Bouteflika |
Genel sekreter | Camel Uld Abbas |
Kuruluş tarihi | 1 Kasım 1954 (66 yıl önce) |
İdeoloji | Cezayir milliyetçiliğiSosyalizmDemokratik sosyalizmSosyal demokrasi |
Siyasi pozisyon | Merkez sol |
Uluslararası üyelik | Sosyalist Enternasyonal (danışma) |
Cezayir Bağımsızlık Savaşı sırasında başlıca milliyetçi bir hareket ve 1989 yılında diğer partilerin kurulmasına izin verilmesine kadar Cezayir’in tek yasal ve iktidar partisi olmuştur. Union Nationale de la Jeunesse Algérienne, partinin gençlik koludur. Cezayir’deki bütün vatanseverlerin yer aldığı Cebhetü’t-Tahrîri’l-Vatanî‘de (Front de Libération Nationale: FLN) birleştirilmiştir.
1 Kasım 1954 tarihinde silahlı mücadele başlatılmıştır Bu mücadeleleri bastırmak için Fransa Hükümeti baskı rejimini sertleştirmiş ve olağanüstü hal ilan etmiştir. Daha sonra ise 1957 yılında Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi’ni dağıtmıştır. Ancak Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi tekrar toparlanmıştır.
Fransa’nın Melun şehrinde yapılan (Temmuz 1960) ilk görüşmelerde bir sonuca varılamaması Cezayir’de tekrar gösterilere ve yeni olayların çıkmasına sebep olmuştur. Bir yıl kadar sonra Fransa görüşmelere yeniden başlamak zorunda kalmış ve önce Evianles-Bains’de, arkasından da Lugrin’de çok tartışmalı geçen toplantılar yapılmıştır. Bu arada Millî Kurtuluş Cephesi’nde anlaşmazlıklar baş göstermiş ve bir sonuç alınamadan dağılan Trablus toplantısından (Ağustos 1961) sonra geçici hükümetin başına sosyalist eğilimli Yûsuf b. Hadde getirilmiştir. Fransızlar’la yapılan görüşmeler 1962 başında tekrar Evianles-Bains’e kaymış ve 18 Mart 1962’de antlaşma ile sona ermiştir; ertesi gün de taraflar arasında ateşkes yürürlüğe girmiştir. Evianles-Bains antlaşmalarına göre yapılacak referandumda halkın onaylaması şartıyla Fransa Cezayir’in bağımsızlığını tanıyacak ve Mersalkebîr’deki deniz üssü hariç 3 yıl içinde kuvvetlerini geri çekecekti. İki devlet arasındaki ekonomik ve kültürel ilişkiler devam edecek, Fransa Cezayir’e 3 yıl süreyle ekonomik yardımda bulunacaktı. Antlaşma ile Cezayir’deki Avrupalılar’a 3 yıl içerisinde isterlerse bu ülkenin vatandaşı olma hakkı verilmiş, ayrıca kültürel ve dinî hakları da güvence altına alınmıştır.
1 Temmuz 1962’de yapılan referandumda halkın yüzde 91’i bağımsızlık lehinde oy kullanmıştır. Cezayir bağımsızlığını ilan etmiştir. Salan’ın liderliğini yaptığı O.A.S güçleri bu oluşan olumlu atmosferi bozmak maksadıyla çeşitli girişim ve sabotaj faaliyetlerinde bulunmuşsa da, FLN güçlerinin tahriklere kapılmaması neticesinde etkisini giderek kaybetmeye başlamıştır. Evian anlaşması kapsamında 1956‘dan beri tutuklu bulunan Ahmed Bin Bella, Ait Ahmed ve Muhammed Hıdır serbest bırakılmıştır. Bin Bella’nın serbest bırakılması Cezayir de büyük bir mutluluk ve umut dalgası yaratmış, Bin Bella büyük sevgi gösterileri ve sloganlarla karşılanmıştır.
Cezayir İç Savaşı Cezayir’in Baharı mı? (1991-2002)
Petrol fiyatları düşerken ve Cezayir ekonomisi krize girerken, 1988’de ülkenin hayal kırıklığına uğramış gençleri, artan işsizlik ve yoksulluk seviyelerini protesto etmek için sokaklara dökülmüştür. Buna ek olarak, ülkenin muazzam doğalgaz ve petrol zenginliklerinin sıradan insanların cebine asla ulaşmadığına dair yaygın bir inanç oluşmuştur. Böylece, 1989’da FIS (İslâmî Selâmet Cephesi) doğmuştur. Müslüman Kardeşler’den güçlü bir şekilde etkilenen parti, hızla popülerlik kazanmıştır. Haziran 1990 yerel seçimlerinde birinci parti olup ve Aralık 1991’deki parlamento seçimlerinin ilk turunu iktidardaki FLN’nin iki katı oyla kazanmaya devam etmiştir.
İslamcılar ile ordu arasındaki ilişkiler gergin kalmıştır. Aralık 1991’de yapılan Ulusal Halk Meclisi’nin ilk tur oylamaları, 188 sandalye kazanan FIS için çarpıcı bir zafer yaratmıştır. FIS Ocak 1992’de yapılması planlanan ikinci oylama turunda çoğunluğu sağlayacağına dair çok az şüphe vardı. Bunun yerine Bendjedid istifa edip ertesi gün ordu seçimleri iptal etmek için müdahale etmiştir. Bir başka tarihi lider olan Mohamed Boudiaf, iktidardaki Yüksek Devlet Konseyi’nin başkanı olarak yemin etmiştir. Haziran ayında Annaba’da suikasta kurban giden Boudiaf’ın yerine Ali Kafi geçmiştir. Boudiaf suikastı ülkeyi sivillerin yanı sıra gazeteciler ve rejimin geçmiş figürleri olmak üzere 1000 kişinin hayatına mal olmuştur. Ali Kafi, iç savaşa doğru giden bir ülkeye başkanlık etmiştir. Emekli general Liamine Zeroual, Ocak 1994’te Kafi’nin yerine geçmiş, ancak çok az gelişme olmuş ve sayısız daha fazla sivil katledilmiştir.
1. Gizemli GIA’nın gelişi
Başlangıçta silahlı mücadelede FIS ile bağlantılı olan Silahlı İslami Hareket (MIA) hakim olmuş. Ancak kısa süre sonra gizemli Silahlı İslami Grup (GIA) ortaya çıkmıştır.
Cezayir içinde ve çevresinde faaliyet göstererek, en korkunç vahşetleri işleyen esas olarak GIA idi. Örneğin baş kesmeler, İrak ve Şam İslam Devleti (İŞİD) onları videoya kaydedip ve dünyayı YouTube aracılığıyla şok etmeden çok önce Cezayir’de olan bir olaydı. İsmen İslamcı olsalar da, bugün Cezayir’in gizli servislerinin GIA’ya sızdığı acı verici bir şekilde açıktır. Birkaç eski Cezayir istihbarat subayı da bunu kabul etmiştir.
Vahşet işlemenin amacı, ülkenin İslamcılarını kötü bir şekilde göstermek, onların destek tabanını kırmak ve Cezayir halkını iki kötülükten daha iyisi olarak rejimi kucaklamaya zorlamaktı. Bazıları Suriye rejiminin, en azından bir dereceye kadar, IŞİD ile benzer bir oyun oynadığını iddia etmiştir.
Cezayir rejimi bakış açısından stratejinin işe yaradığı görülebilir. Yavaş yavaş şiddet azalmış ve son GIA emiri Antar Zouabri’nin 2002’de ölümüyle savaş sona ermiştir.
2. Anayasa referandumu ve Abdelaziz Buteflika’nın seçilmesi
Kasım 1996’da 1989 anayasasını değiştirmek için bir referandum yapılmıştır. Yeni anayasa, muhalefet partileri tarafından manipülasyon iddialarında bulunulmasına rağmen, seçmenlerin çoğunluğu tarafından onaylanmıştır. Ancak asıl değişiklik 1997’nin başlarında yeni bir hükümet partisi olan Ulusal Demokratik Miting’in (Rassemblement National et Démocratique; RND) kurulmasıyla gerçekleşmiştir. Resmi binaların ve fonların kullanımı dahil olmak üzere sınırsız devlet desteğinden yararlanan RND, hızla güç kazanmıştır. Ulusal Halk Meclisi için Haziran seçimlerinde, RND 380 sandalyeden 156’sını kazanmış ve sandalyelerin yarısından fazlasını kazandığı bölgesel ve yerel seçimlerde başarısını sürdürmüştür. Yeni üst meclis olan Millet Konseyi’ndeki sandalye seçimlerinde Aralık ayında, RND yine çoğunluğu kazanmıştır.
Boumedienne dönemindeki eski dışişleri bakanı Abdelaziz Buteflika, muhalefet adaylarının seçimlere hile iddiasından sonra geri çekilmeleri üzerine Nisan 1999 seçimlerinde rakipsiz cumhurbaşkanlığına aday olmuştur. Buteflika, uluslararası topluma seçimlerin meşru olduğuna dair güvence vermiştir.
3. İç Savaşı Bitirmesi ve Barış İçin Af
Buteflika diğer siyasi partilerle çalışma sözü vermiştir. Ancak şiddet olayları meydana gelmiş ve ölen, kayıp ve yaralıların sayısı artmaya devam etmiştir. 1990’ların ortalarından itibaren, gruplar arasındaki farklılıkları gidermek için hükümet ile Hamās (Barış Toplum Hareketi), FIS, GIA ve AIS (İslami Selamet Ordusu) arasında çeşitli müzakereler yapılmıştır. 1999 barış girişimine rağmen, 21. yüzyılın başında durum çözümsüz kalmış ve şiddet devam etmiştir. O zamana kadar, 1992’de başlayan iç savaş, yaklaşık 100.000 sivilin ve çok sayıda siyasi figürün hayatına mal olmuştur.
4. Batının Kutsaması
Amerikalılar, FIS’in Birinci Körfez Savaşı’na açık sözlü muhalefetinden veya Filistin yanlısı tutumundan memnun değildi. Cezayir’in, ülke ekonomisinde güçlü bir eli olmaya devam eden eski sömürge hükümdarı Fransa, FIS’in Fransız dilini, kültürünü ve nüfuzunu aşamalı olarak ortadan kaldırma konusunda gittikçe gerginleşmiştir. Bu nedenle, Washington ve Paris, 11 Ocak 1992’de Cezayir ordusuna parlamento seçimlerinin ikinci turunu iptal etmesi ve olağanüstü hal ilan etmesi için yeşil ışık yakmış, iki ay sonra, FIS tamamen yasaklanmıştır.
Abdulaziz Boutaflika Dönemi ve Gençlerin Gösterileri
Abdulaziz Boutaflika olayların çıkmasındaki ana sebep olarak gösterilmiştir.
1. Abdulaziz Boutaflika’nın Hayatı
Abdulaziz Boutaflika 1937 yılında Fas’ta dünyaya gelmiştir. Şu an hala yaşamına Cezayir’de devam etmektedir. Gençlik yılları Cezayir’de geçmiştir. Cezayir’in Fransızlara karşı verdiği Bağımsızlık Savaşı’nda Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne katılmıştır (1954-1962).
1960 yılında Ulusal Kurtuluş Ordusu’nda subaylık görevine getirilmiştir.1962 senesinde Cezayir Fransızlara karşı verdiği mücadeleyi kazanmış ve bağımsızlığını ilan etmiştir. Abdulaziz Boutaflika kurulan hükümette Gençlik ve Spor Bakanlığı’na getirilmiştir. 1 yıl sonra ise Dış İşleri Bakanı olmuştur. Aldığı bu görevlerle Abdulaziz Boutaflika modern tarihin en genç bakanlarından olmuştur. Bakanlığı döneminde ülkedeki petrolün işlenmesi için Fransa ile müzakerelerde bulunmuştur. Yine aynı dönemde BM Genel Kurulu Başkanlığını da üstlenmiştir. Bu görevi sırasında Filistin direnişinin sembolü olan Yasir Arafat’ı genel kurulda konuşmaya davet etmesiyle dikkatleri üzerine çekmiştir.
1978 yılında mevcut Cumhurbaşkanı Bumedyen’in vefat etmesi sonucu yerine geçmesi düşünülen isimdi ancak ordu Şazlı bin Cedid’i desteklemiş ve Cumhurbaşkanı Şazlı bin Cedid olmuştur. Abdulaziz Boutaflika bu olayın ardından geri planda kalmış ve hakkında çıkan yolsuzluk iddialarının gölgesinde 1981’de gönüllü olarak sürgün hayatını seçmiştir. Sürgün hayatı boyunca Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurucu lideri Şeyh Zayid bin Sultan Al Nahyan’a danışmanlık görevinde bulunmıştur.
Cezayir 1990’larda çok partili döneme geçmeye çalışırken yapılan seçimleri İslami Selamet Cephesi kazanmış ancak ordu seçim sonucunu tanımamış ve yönetime el koymuştur. Bunun sonucunda 200.000 can kaybına neden olan iç savaş patlak vermiştir. İç savaş döneminde Abdulaziz Boutaflika kendisine teklif edilen birçok devlet makamı görevini reddetmiştir. En sonunda 1999 yılında yapılan seçimlerde 6 rakibinin çekilmesiyle yönetimin başına gelmiştir.
2. Abdulaziz Boutaflika’nın Başkanlık Dönemi
Abdulaziz Boutaflika başkanlığı boyunca ülkeyi yeniden inşa edip ülkenin uluslararası alanda itibarını güçlendirmeye odaklanmıştır. Göreve geldiğinde hali hazırda var olan iç çatışmayı bitirmek için Cezayir’deki Militan İslamcı gruplara geniş kapsamlı af çıkarmıştır. 2004’teki seçimlerde yeniden başkan seçilmiştir. İlk döneminde isyancı gruplara karşı faaliyetleri nispeten başarılı olsa da 2.döneminde isyancılar El-Kaide’nin kolu olarak yeniden faaliyete geçmiş ve bu gruplar ülkedeki bir dizi intihar bombalamasından sorumlu olmuştur. 2005 yılında Abdulaziz Boutaflika’nın yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle hakkında pek çok spekülasyon çıkmıştır. Bu koşullar altında normalde iki dönemle sınırlı olan cumhurbaşkanlığı görev süresini anayasada değişiklik yapılmasını sağlayarak değiştirmiş ve 2009 yılındaki seçimlerde yeniden aday olmuştur. Yapılan seçimler neticesinde Abdulaziz Boutaflika yüzde doksandan fazla oy alarak yeniden başkanlığa seçilmiştir. Sağlığı zaten problemli olan Abdulaziz Boutaflika 2013 yılında ciddi bir felç geçirmiş ve bundan sonra kamuoyunda daha nadir görünmeye başlamıştır. Nisan 2014’teki seçimde tüm seçim sürecini müttefikleri ve ortakları tarafından yapılmasına rağmen yeniden başkan olarak seçilmiştir. 4. Döneminde bir dizi reform yapması damgasını vurmuştur. İstihbarat Teşkilatı’nı direk kendisine bağlamıştır. 2016’da anayasada artan özgürlükler ve cumhurbaşkanlığı için görev kısıtlamasını getiren bir dizi değişiklik yapmıştır. Ancak tüm bunlara rağmen Abdulaziz Boutaflika kamuoyunda çok az görülmüş ve alınan kararların çoğunun kurmayları tarafından alındığı söylenmiştir. Şubat 2019’da 4.döneminde başladığı reformları devam ettirmek için anayasadaki görev kısıtlamasını göz ardı ederek 5.dönemde de aday olacağını açıklamıştır. Bu açıklamasından sonra ülkede ‘Gülümseme Devrimi- Hirak Hareketi’ olarak anılacak olaylar patlak vermiştir.
3. Gösteriler (Gülümseme Devrimi-Hirak Hareketi)
Gösteriler günümüzde Covid nedeniyle sekteye uğrasa da hala devam etmektedir. 2019 yılında Cezayir, Irak, Sudan, Lübnan, İran’da ciddi toplumsal hareketler olmuştur. Bu olaylar yapıları ve sonuçları bakımından Arap Baharı’ndan ciddi anlamda farklı olsa da İran haricindeki ülkelerde siyasi liderlerin kadrosunda ciddi değişimlere neden olmuştur. Özellikle Cezayir’de “Hirak” ismi verilen gösteri hareketinin çatısı altında buluşan protestocular her cuma yaptıkları gösterilerle Cezayir siyasetinin tepe kadrosunu ciddi anlamda dönüştürmeyi başarmışlardır. Bu gösteriler Arap Baharı’ndan bu yana şahit olunmayan büyük gösteriler olmuştur. Bu gösterilerin başladığı ülke olan Cezayir özellikle Kuzey Afrika’daki tarihi ve siyasi önemine rağmen göz ardı edilmiş bir devlettir. 22 Şubat 2019’da başlayan ve her hafta düzenli olarak devam eden gösterileri cumhurbaşkanlığı seçimleri de sonlandırmayı başaramamıştır.
Gösteriler, Cezayir siyasetinin tepe kadrosunu ciddi anlamda değiştirse de temel güç odaklarını değiştiremediği için ve demokratikleşme gerçekleşmediği için yakın zamanda bitmesi beklenmemektedir.
Doksanlı yıllardaki travmanın ardından Bouteflika’nın sağladığı istikrar ve ekonomik gelişme meşrutiyetini arttırmıştır. Her ne kadar ortalama gelirin üstüne çıkılmasa da yıllarca şiddetin içinde kalan halk rahatlamıştır. Petrol fiyatlarının da bu dönemde yüksek seyretmesi ekonomisi petrole dayanan Cezayir’in görece gelişmesini sağlamıştır. 2000’lerdeki bu rahatlama ve doksanların henüz tam atlatılamamış travması Arap Baharı’nın Cezayir’de rejim için daha yumuşak geçmesine vesile olmuştur. 2013’te geçirdiği hastalık sonucu cumhurbaşkanlığını yürütemeyen Bouteflika’nın yerine çevresindekiler özellikle de kardeşi Said idareyi ele almıştır. Bu dönemde Said’in iş dünyasıyla olan ilişkileri yolsuzluğun artmasına neden olmuştur. Bir yandan da ekonomik sıkıntılar artınca ve Bouteflika’nın Arap Baharı’nda verdiği sözler tutulmayınca halkın tepkisi artmaya başlamıştır. Tam da bu süreçte Cezayir rejiminin farklı grupları görevini yapamayan Bouteflika’nın yerine yeni bir ortak aday seçmekte anlaşamamış ve Bouteflika 2019 seçimleri için yeniden aday gösterilmiştir. Bouteflika’ya zaten tepkili olan halk bu kararın ardından sokaklara dökülmüştür.
Bir çok otoriteye göre eğer rejim ilk günlerde Bouteflika’yı geri çekse bazı tavizler verse belki de gösteriler bu kadar uzamayacaktı. Ancak Bouteflika’da ısrar edilmiş ve halkın taleplerine komik karşılıklar verilmesiyle zaten yıllardır sessiz kalan ve tepkili olan Cezayirlilerin örgütlenmesine neden olmuştur. İlk başlarda Buteflika karşıtlığı olarak başlayan gösteriler demokrasi yanlısı gösterilere dönüşerek Hirak’ı başlatmıştır. Sonrasında verilen sembolik tavizler halkı tatmin etmemiştir. Şubat 2019’dan beri her cuma Cezayirliler sokaklara çıkarak rejimin değişmesini, askeri vesayetin bitmesini, demokrasiye geçilmesini talep etmektedir.
Cezayir sahip olduğu kaynaklar yüzünden bugün de dahil olmak üzere büyük güçlerin yıllardır ilgi odağındadır. Bitmek bilmeyen savaşlar, bazı kazanımlar, bağımsızlık mücadeleleri kazanmışlar, bazı bölgelerde din kisvesi altındaki kaynak savaşlarının tarafı olmuşlardır. Sömürgecilikten kurtulmak için büyük savaşlar vermiş olan bu topraklar, tarihin en büyük devamlılıklarından birini göstererek yaşamlarına devam etmektedirler.
KAYNAKÇA
- Ülke Profilleri, Cezayir [Internet], [cited 31.12.2020]. Available from: https://insamer.com/tr/Cezayir_829.htm.
- Davut D, Cezayir, TDV İslâm Ansiklopedisi [Internet], [cited 27.12.2020]. Available from: https://islamansiklopedisi.org.tr/cezayir#4-somurge-donemi.
- Birsel H, Emperyal Fransa’nın Osmanlı-Cezayir Stratejik Düzleminde Bir Kültür ve Kimlik Asimilasyonu Örneği, SDÜ Fen Edebiyat FakültesiSosyal Bilimler Dergisi, Ağustos 2013,Sayı:29, ss.43-56.
- Temelat N, Cezayir: İkinci Baharını Yaşamayan Ülke, Yasama Dergisi, Cilt: Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2012, Sayı 22, ss. 70-73.
- Tan A, Ortadoğu notları: Cezayir Kurtuluş Savaşı, Independent Türkçe, 7 Mayıs 2020.
- Khelifa S, Ahmed Bin Bella Ve Garaudy: Hayatı Ve Mücadeleleri, Medeniyet Tartışmaları, Eylül 2013, ss 21-29.
- Encyclopedia Britannica [Internet], Algeria – Independent Algeria. Available from: https://www.britannica.com/place/Algeria/Independent-Algeria> [Accessed 1 January 2021].
- Speetjens P, Remembering Algeria 1992: The first Arab spring that never became a summer [Internet], Middle East Eye, 2017 [cited 1 January 2021]. Available from: https://www.middleeasteye.net/opinion/remembering-algeria-1992-first-arab-spring-never-became-summer.
- Bayram T, Acımaz Ö, Çeliktaş Ç, Ertuğrul E, Ertuğrul E, Tarkan S, Kimliğini Arayan Kadim Bir Halk: Berberiler | Arkeofili [Internet], Arkeofili, 2017 [cited 20 January 2021]. Available from: https://arkeofili.com/kimligini-arayan-kadim-bir-halk-berberiler/#:~:text=Bizim%20berberiler%20olarak%20bildi%C4%9Fimiz%20Kuzey,%E2%80%9C%C3%B6zg%C3%BCr%20insan%E2%80%9D%20anlam%C4%B1na%20geliyor.&text=Dil%20olarak%20Afro%2DAsya%20dil%20ailesi%20i%C3%A7erisindeki%20Amazigh%20dillerini%20konu%C5%9Fuyorlar.
- CEZAYİR – TDV İslâm Ansiklopedisi [Internet], TDV İslam Ansiklopedisi, 2021 [cited 20 January 2021]. Available from: https://islamansiklopedisi.org.tr/cezayir.
- Abdelaziz Bouteflika | Biography & Facts [Internet], Encyclopedia Britannica, 2021 [cited 20 January 2021]. Available from: https://www.britannica.com/biography/Abdelaziz-Bouteflika.
- Cezayir’de Gösteriler Yılı ve Orta Doğu’da Yeni Protesto Hareketleri | PERSPEKTİF [Internet], PERSPEKTİF, 2020 [cited 20 January 2021]. Available from: https://www.perspektif.online/cezayirde-gosteriler-yili-ve-orta-doguda-yeni-protesto-hareketleri-pandemisi-sonrasi-savunma-sanayiine-bakis/.