SURİYELİLERİN EĞİTİMİNDE UYGULANAN POLİTİKALAR

GÖÇ POLİTİKALARI ÇALIŞMA GRUBU

· 25 dk okuma süresi >

YAZARLAR

Betül EKİCİ

1 Ferhan KOCADAL

2 Ulviye Esra ERBAŞ

3Songül GÖKŞİN

  1. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi
  2. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi
  3. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

*İletişim: ferhankocadal@gmail.com

İçindekiler

TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLERİN EĞİTİMİNDE UYGULANAN POLİTİKALAR

2011’den bu yana Suriye’de yaşanan kriz neticesinde milyonlarca Suriyeli evini terk edip Suriye içinde veya yurt dışına göç etmek zorunda kalmıştır. Türkiye, bu süreçte izlediği açık kapı politikası ile yaşanan krizden en fazla etkilenen ülke olarak yaklaşık 3.5 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapmaktadır. Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün (GİGM) Mayıs 2018 verilerine göre Türkiye’nin 10 ilinde kurulan 25 Geçici Barınma Merkezinde bulunanların sayısı 215.665 olup barınma merkezi dışında ise 3.373.719 Suriyeli bulunmaktadır. Suriyelilerin yoğun olarak bulunduğu ilk üç il ise İstanbul, Şanlıurfa ve Hatay’dır. Türkiye’deki toplam Suriyeli sayısı da 3.589.384’tür. Bu nüfusun yaklaşık yarısını (1.656.695) 0-18 yaş grubu oluşturmaktadır.

Grafik 1 :Türkiye’deki Suriyelilerin Yaş Dağılımı

Nüfusun büyük çoğunluğunu okul çağındaki çocuk ve genç kesimin oluşturması, uyum politikaları içerisinde eğitime verilmesi gereken önemi göstermektedir. Bundan dolayı Suriyelilere yönelik eğitim politikaları 2012 yılında başlamış, 2014/21 sayılı Yabancılara Yönelik Eğitim-Öğretim Hizmetleri başlıklı genelge ile son halini almıştır.

SURİYELİ ÇOCUKLARA YÖNELİK EĞİTİM POLİTİKALARI

Suriyeli çocukların eğitimlerine yönelik izlenen politikalar, ilk etapta Suriyelilerin geri dönecekleri varsayımı üzerinden geliştirilmeye çalışılmış ve kısa vadeli bu politikalar sadece kamp içindeki Suriyeli çocuklara yönelik hazırlanmıştır. Daha açık ifade ile 2012 yılında MEB tarafından Suriyelilere Türkçe öğretmek yerine Arapça müfredat ile eğitimleri desteklenmiştir. Bu vesile ile Suriyelilerin geri döndüklerinde herhangi bir sorun yaşamaması hedeflenmiştir.

2013 yılına gelindiğinde Suriye’deki iç savaş şiddetlenerek devam etmiş, Türkiye’deki Suriyelilerin sayısı ise günden güne artmıştır. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı da, 26 Nisan ve 26 Eylül 2013 tarihlerinde yayımladığı genelgeler ve çeşitli faaliyetlerle Suriyelilerin eğitim sorununa ilk kez kurumsal olarak çözüm üretmeye çalışmıştır.

Suriyeli nüfusun 2 milyona yaklaştığı 2014 yılında ise Türkiye’de yaşayan Suriyelilere yönelik ilk kapsamlı yasal düzenleme hazırlanarak Nisan 2014’te 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK) ile yürürlüğe girmiştir. Ekim 2014’te yürürlüğe giren Geçici Koruma Yönetmeliği sayesinde Suriyeliler sağlık, eğitim ve sosyal yardım hizmetlerine erişim hakkı elde etmişlerdir. Daha sonra 2014 tarihli Yabancılara Yönelik Eğitim-Öğretim Hizmetleri genelgesi ile Suriyeli çocuklara sunulacak eğitim hizmetleri belirli bir standarda bağlanmış ve güvence altına alınmıştır. Genelgeye göre, Türkiye’deki yabancı öğrencilerin eğitim öğretim hizmetleri Bakanlık ve İl Komisyonları tarafından yürütülmektedir. Söz konusu genelge çerçevesinde Suriyeli çocukların, MEB’e bağlı okullarda ya da Suriyelilere yönelik olarak oluşturulmuş Geçici Eğitim Merkezlerinde eğitim hizmeti alması sağlanmıştır.

Eğitim hizmeti alacak mevcut şartları sağlayan öğrenciler, diploma ve öğrenim belgelerine göre denklikleri yapılarak yerleştirilir ve öğrenim göreceği okula yönlendirilir. Yabancı kimlik numarası bulunan yabancıların her türlü veri girişi e-okul ve yaygın otomasyon sistemleri üzerinden yapılır. İkamet izni olmayan, yabancı kimlik numarası edinemeyen, ilgili kurumca yabancı tanıtma belgesi verilmek suretiyle kayıt altında olan ve sınır dışı edilmeyenler de dahil olmak üzere yabancı öğrencilerden öğrenim belgesi bulunmayanlar ise beyanlarına dayalı olarak mülakat, gerektiğinde yazılı veya sözlü sınav yoluyla ülkelerinde öğrenim gördükleri sınıf seviyesi üzerinden denkliği belirlenerek öğrenim göreceği eğitim öğretim kurumuna yönlendirilir. Ayrıca yabancı kimlik numarası bulunmayıp yabancı tanıtma belgesi bulunan Suriyeli öğrenci ve öğretmenlerin veri girişi Yabancı Öğrenciler Bilgi İşletim Sistemi (YÖBİS) üzerinden yapılır.

TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ ÇOCUKLARIN EĞİTİM DURUMLARI

Suriye’de savaştan önce ilkokula gidenlerin oranının yüzde 99, ortaokula gidenlerin oranının ise yüzde 82 olduğu, ayrıca kız ve erkek çocuklarının okullaşma oranlarının büyük ölçüde eşit olduğu belirtilmektedir. Savaş sonrası ise tahminlere göre ülke içinde ve dışında yaklaşık 3 milyon Suriyeli çocuk okul dışında kalmıştır.

Eğitimde yaşanan tüm bu gelişmelerle birlikte halen Türkiye’de okul çağındaki Suriyelilerin eğitime katılımında arzu edilen okullaşma oranlarına ulaşılamamıştır. GİGM’nin Mayıs 2018 verilerine göre Türkiye’de okul çağında (5-18 yaş arası) bulunan Suriyelilerin toplam sayısı 1.150.791’dir. Okul çağındaki en fazla grup ise 5-9 yaş aralığıdır. Bu kitlenin 519.980’i Geçici Eğitim Merkezleri (GEM) ve devlet okullarında eğitim görmektedir. 630.811’i ise halen okullaşamamıştır.

Grafik 2: Okullaşma Oranları

Okullaşan toplam Suriyeli sayısına bakıldığında, en fazla okullaşma ilkokulda, en az okullaşma da lise düzeyinde görülmektedir. Erkek çocuklarında ekonomik sebeplerden dolayı çalışmak; kız çocuklarında ise erken yaşta evlendirilme sebep olarak görülmektedir. Bu durum, çocuk işçiliği ve kadına yönelik şiddet sorunlarını gündeme getirmektedir.

Tablo 1: Eğitim Hizmeti Verilen Yer Grafiği

SURİYELİLERİN EĞİTİMİNDE BİRİNCİ ALTERNATİF: GEÇİCİ EĞİTİM MERKEZLERİ

GEM okul çağındaki Suriyeli çocuklara ve gençlere yönelik hem kamplarda hem de kamp dışında faaliyet gösteren, Suriye Geçiş Hükümeti Eğitim Bakanlığı tarafından okutulan ders kitaplarının içeriğinde yer alan Suriye rejimini destekleyen ifadeler ayıklanmış haldeki müfredata bağlı kalarak Arapça eğitim veren, okul öncesinden lise son sınıfa kadar eğitimi kapsayan merkezlerdir.

GEM’lerin kurulmasında öncü rolü STK’lar ve AFAD üstlenmiştir. Kurulan GEM’ler il/ilçe milli eğitim müdürlüklerine bağlı olup, görevlendirilecek personel il milli eğitim müdürlüğü önerisi ve valilik onayı ile yapılır. GEM yönetimin de ise bir Suriyeli yöneticinin yanında bir Türk yönetici bulunur. GEM’lerde Suriye müfredatı olduğundan ve dersler Arapça verildiğinden personelin büyük bir kısmını Suriyeli öğretmenler oluşturur, bu öğretmenlerin seçiminde ise MEB, Türkiye Diyanet Vakfı ile iş birliği yapmaktadır. Suriyeli öğretmenlere verilecek ödenek UNICEF’in PTT’ye aktardığı fonla karşılanmaktadır. Lakin bu fonun ihtiyaçları yeteri kadar karşılamadığı görüldüğünden çıkarılan Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelikle, yabancı öğretmenlerin minimum asgari ücrete tabi olup, sigortalar yatırılarak ücretli öğretmen olarak çalışmaları sağlanmıştır.

GEM’lerde verilen haftada 5 saatlik Türkçe dersi için de Türk öğretmenler okullarda görev alır. Ayrıca MEB, sorumlu öğretmenlere hizmet içi eğitim vermektedir.

Türkiye genelinde 21 ilde toplam 425 GEM bulunur. Bunların 36’sı kamplarda, 389’u kamp dışında faaliyet göstermektedir. En fazla Suriyeli öğrencinin bulunduğu Hatay’da, en fazla GEM bulunurken; en az öğrenci ise sınırlarında kampın olmadığı Siirt’te bulunur.

Grafik 3 : Geçici Eğitim Merkezlerindeki Kamp İçi Ve Dışı Öğrenci Oranları

Kamplarda bulunan 36 GEM’de toplam 82.503 öğrenci eğitim görmekteyken, kamp dışındaki 389 GEM’de 166.399 öğrenci vardır. Kamp içindeki okul çağı nüfusun yüzde 90’dan fazlasının okullaştığı görülürken, kamp dışında bu oran yaklaşık yüzde 25’tir. Bunun sebebi kampta bulunan çocuklara erişimin kolay olmasıdır. Ayrıca kamplarda yer alan GEM’lerde okul başına düşen öğrenci sayısı yaklaşık 2.290 iken bu sayı kamp dışındaki GEM’lerde yaklaşık 430’dur. Yalnızca sayıya bakıldığında kamp dışındaki GEM’lerin daha avantajlı olduğu söylenebilir ancak bu durumun temel nedeni kamp dışındaki GEM’lerin altyapı ve eğitim standartlarının yetersiz olmasıdır. Öyle ki pek çok GEM herhangi bir binanın bir katını kullanarak ya da okul standartlarına uygun olmayan binaların kiralanması ile eğitim hizmeti vermektedir. Bununla birlikte devlet okullarını öğleden sonra kullanan GEM’ler de vardır.

SURİYELİLERİN EĞİTİMİNDE İKİNCİ ALTERNATİF: DEVLET OKULLARI

Türkiye’deki Suriyeliler için ikinci eğitim alternatifi Türkçe müfredatın uygulandığı ve eğitim dilinin Türkçe olduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne ait devlet okullarıdır. MEB’in Yabancılara Yönelik Eğitim-Öğretim Hizmetleri genelgesine göre, Suriyeli çocukların kendilerine verilen yabancı tanıtma belgesi ile herhangi bir devlet okuluna kayıt yaptırması mümkündür. Ancak yabancı tanıtma belgesi ile Bakanlığa bağlı ortaokullara devam eden öğrenciler Bakanlıkça yapılan merkezi sistem ortak sınavlarına giremez; milli eğitim müdürlükleri bünyesinde kurulan öğrenci yerleştirme ve nakil komisyonları tarafından okul kontenjanları da değerlendirilerek uygun bulunan ortaöğretim kurumuna yerleştirilir.

Devlet okullarına geçişte Türk ve Suriyeli öğrenciler arasında uyum çerçevesinde akran eğitimi sağlanması amaçlansa da devlet okullarında eğitim gören Suriyelilerin sayısı GEM’lerde eğitim gören Suriyelilerin sayısına göre oldukça azdır. Bunun sebeplerinden biri, Suriyelilerin kendi müfredatları ve öğretmenleri ile eğitim almak istemeleri, bunun dışında ara sınıflarda yaşanan dil, okul ve çevre yönünden uyum sorunudur. Bundan dolayı MEB devlet okullarında idareci, öğretmen, öğrenci ve hatta velilere de oryantasyon programları uygulamaya başlamıştır.

Foto2. Karneleri ve takdir belgeleriyle poz veren Suriyeli çocuklar

SURİYELİLER TARAFINDAN AÇILAN ÖZEL OKULLAR

Suriyeliler Türkiye’de devlet tarafından kendilerine tahsis edilen yahut kendi imkanlarıyla buldukları eğitim öğretim binalarında Suriye müfredatına göre eğitim verme imkanına da sahiptirler. Örneğin, İstanbul Bahçelievler’de Suriyeli öğrenciler için özel okul açılmıştır. Burada Suriye müfredatına uygun eğitim verilmektedir. Bu ve benzeri okullar İstanbul, Şanlıurfa ve Gaziantep gibi Suriyeli nüfusun yoğun olduğu illerde görülmektedir ancak bu okullara ilişkin verilere ulaşılamamıştır. Fakat bu okullara ilginin düşük olduğu, genel olarak Suriyelilerin sosyo-ekonomik durumu dezavantajlı olduğu için çocukları bu okullara gönderme imkanlarının da olmadığı varsayılabilir.

SURİYELİ ÖĞRENCİLERİN ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ

MEB’in yayınladığı Yabancılara Yönelik Eğitim-Öğretim Hizmetleri genelgesine göre ülkemizde bulunan yabancılar açık öğretim kurumları yönetmeliklerinin ilgili hükümleri doğrultusunda eğitim alabilirler. Bunun dışında uygulanan eğitim faaliyetleri yüksek öğretim kurumları hariç alanları kapsamaktadır. Yüksek öğretimde ise farklı düzenlemeler vardır.

Resmi gazetede yayınlanan, Yükseköğretim Kurumlarında Önlisans ve Lisans Düzeyindeki Programlar Arasında Geçiş, Çift Anadal, Yan Dal ile Kurumlar Arası Kredi Transferi Yapılması Esaslarına İlişkin Yönetmeliği, özel durumlarda yatay geçişi düzenlemektedir. Bu düzenlemeye göre, şiddet olayları ve insani kriz nedeniyle eğitim öğretimin sürdürülemez olduğu YÖK tarafından tespit edilen ülkelerde öğrenim gören öğrenciler Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarına yatay geçiş başvurusu yapabilir. Bu başvuru için yatay geçiş yapmak istedikleri üniversitelerin şartlarını yerine getirmiş olmaları, Suriye’de eğitim görüyor olması gereklidir. Yatay geçiş için istenen belgelere sahip olmayan öğrencilerin Çukurova, Gaziantep, Harran, Kilis 7 Aralık, Mustafa Kemal, Mersin, Osmaniye Korkut Ata üniversitelerinden özel öğrenci statüsüyle ders alabilirler ancak resmi olarak bu üniversitelere kayıtlı değillerdir. Bunun yanı sıra bu üniversitelere Suriyeli öğrenciler diploma puanı ile yerleştirilebilirler.

SURİYELİLERE YÖNELİK EĞİTİM HİZMETİNİN UYGULANMASINDA VE HİZMETİN ALINMASINDA YAŞANAN SORUNLAR

Suriye’de yaşanan iç karışıklıklar ve savaş en çok çocukları etkilemiştir. Kayıp bir neslin olmaması, eğitim çağındaki bu büyük kitlenin Türkiye’ye sağlayacağı, Suriye’nin yeniden inşası için sunacağı katkılar oldukça ehemmiyetlidir. Bu süreç içerisinde okullaşan Suriyelilerin yanında okullaşamayan Suriyeliler oldukça fazladır. Bu durum değişik sebeplerle açıklanabilmektedir.

Bunlardan biri zorunlu göçün beraberinde getirdiği sosyo-ekonomik yetersizliklerdir. Nitekim göçmenlerin yaşam koşullarına baktığımızda temel ihtiyaçların tedarik edilmesi noktasında dahi sorunlar yaşandığı bilinmektedir. Dolayısıyla öncelik olarak geçinmelerini sağlamaya çalışmaları, eğitim çağındaki çocuk ve gençlerin eğitime dâhil olamamalarına sebebiyet vermektedir. Suriyelilerin ekonomik kırılganlıkları nedeniyle eğitime erişemeyen çocuklar için birtakım sosyal yardım mekanizmaları oluşturulmuştur. Örneğin UNICEF tarafından GEM’lerde okuyan 222.944 öğrenci için öğrenci başına 30 TL nakit yardımı okullara gönderilmiştir. Ayrıca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kızılay, UNICEF ve ECHO (Avrupa Sivil Koruma ve İnsani Yardım İşlemleri) iş birliğinde Suriyeli öğrenciler için okula devam şartıyla yardım sistemi kurulmuştur.

Eğitime erişimin önündeki bir diğer önemli husus, Suriyelilerin hak ve sorumluluklarına yönelik yeteri anlamında bilgi sahibi olmamalarıdır. Yapılan çalışmalarda görüldüğü üzere, Suriyeli veliler çocuklarının bilhassa devlet okullarında eğitim imkânlarının olduğunu bilmemektedir.

Suriyelilerin en çok karşılaştıkları sorunlardan biri de dil sorunudur. Dil konusunda yaşanan iletişimsizlik devlet okullarına erişimin önünde, okullaşmış çocuklar için okula uyum noktasında en önemli sorun alanıdır.

Bir diğer sorun ise Suriyeli çocuklar içerisindeki tek ebeveynli olan, refakatsiz ve engelli çocuklardır. Genel olarak babalarını savaşta kaybetmiş ya da beraberinde göç edememiş ailelerde ailenin geçiminde özellikle büyük çocuklar önemli rol almaktadır. Benzer şekilde ebeveynlerinden her ikisini de kaybetmiş çocukların eğitim süreçleri ile ilgilenebilecek kimsenin olmaması da eğitime erişimde önemli bir engel teşkil etmektedir. Suriyeli çocuklar arasında engellilik durumu bulunan çocukların da eğitime erişimleri oldukça kısıtlıdır. Dahası zihinsel olarak öğrenme güçlüğü olmayan çocukların sadece fiziksel engellerinden dolayı engelliler okullarına yönlendirilmesi de bu çocukların eğitimden uzaklaşmasına sebep olabilmektedir.

Suriyelilerin öncelikle kamplardan şehirlere doğru yatay hareketleri ve sonrasında şehirlerarası hareketliliği oldukça yüksektir. Bu nedenle sabit bir ikametleri bulunmamaktadır. Bu durum da çocukların eğitime dâhil olamamasına, olmuşsa da devamlılığın sağlanamamasına sebep olmaktadır.

İSPANYA’DA GÖÇMENLERE UYGULANAN EĞİTİM POLİTİKALARI

1978 İspanyol Anayasası’nın 27. Maddesine göre herkes eğitim hakkına sahiptir. İspanya, eğitim hakkını birlikte yaşamanın demokratik prensipleri, temel hak ve özgürlüklere saygı kapsamında değerlendirmiş ve insan kişiliğinin gelişimine katkı sağlayacağını belirtmiştir.

Mültecilerin hakları, İspanya’da sığınma ve ikincil koruma hakkını düzenleyen 12/2009 sayılı Kanun ihtivasında yer almaktadır. Söz konusu kanunun 36. Maddesi, bir mültecinin eğitim, sağlık, barınma, sosyal yardım ve sosyal hizmetler haklarının yanı sıra toplumsal cinsiyete dayalı şiddet mağduru olan kişilere uygulanacak hakları da içermektedir. Mültecilere yönelik hakların kullanımının İspanyol vatandaşlarının hakları ile aynı ölçüde olduğu kanun lafzından anlaşılmış olsa da pratikteki uygulanışın bu yönde olmadığını, yapılan araştırmalar göstermektedir. Kazanılan hakların uygulamada karşılaştığı hukuksuzluklara karşı kanun yollarında bulunan eksiklikler, mevcut ihtiyaçları karşılayacak sistemdeki tıkanıklıklar, kurumsal alt yapının olmaması, bu alanda yapılacak daha kazuistik bir kanunun da bulunmaması gibi etkenlerden kaynaklı olarak mülteciler eğitim haklarından mahrum olabilmektedir.

Genel anlamda, eğitim hakkını güvence altına almak, Eğitim, Kültür ve Spor Bakanlığı (İspanyolca kısaltması MECD tarafından bilinen) kapsamındadır. Bu bakanlık 1978 Anayasası’nın 149/1 maddesi uyarınca tüm İspanyol vatandaşları için temel yönleri ve eşitliği garanti etmekten sorumludur. Ancak aynı anayasal düzen, eğitim için farklı yasama ve yürütme yetkinliklerinden dolayı Özerk Topluluklar olarak adlandırılan yönetimlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu da eğitim politikası açısından kayda değer bir iç çeşitliliğe yol açar. Eğitim hizmetlerinin sağlanması, sonuç olarak, bu toplulukların eğitim yönetimlerinin doğrudan sorumluluğu olup, vatandaşlara gerekli hizmetlerin sunulmasıyla görevli yerel yetkililerle işbirliği içindedir. İkinci makamlar, çocuk eğitimi, yetişkin eğitimi, özel mesleki eğitim programları, sanat eğitimi, merkezler için ulaşım ve yemek hizmetleri ve tamamlayıcı ve ders dışı faaliyetler veya oryantasyon hizmetleri alanlarında çeşitli eylemler yürütmektedir. Mülteciler için eğitim hakkının güvence altına alınmış olması maalesef bu konuda uzmanlaşmış ya da yasal olarak sorumlu olan belirli bir kurumun mevcut olması anlamına gelmemektedir. Ancak İspanya’daki eğitim sistemi göz önüne alındığında, yüksek düzeyde desantralizasyon (yerelleşme) söz konusu olduğu için, sorumluluğun nihai olarak bahsedilen Özerk Topluluklar da olduğu varsayılmaktadır. 2006 tarihli (İspanyolca Ley Orgánica de Educación, kısaltması LOE) Eğitimde Doğallık Kanunu’nda ve 2013 tarihli Kalite Eğitimi İyileştirme Yasası’nda yapılan değişiklikle, eğitimin garanti edilmesine yardımcı olabilecek önlemler otonom eğitim yönetimleri tarafından düzenlenecektir. Bu önlemler arasında çeşitlilik, müfredat uyarlamaları, bölünme grupları, materyallerin birleştirilmesi, esnek gruplamalar, sıradan gruplarda destek ve belirli materyallerin sunulması, öğrenmeyi ve performansı geliştirmek için uygulanacak programlar ile birlikte ayrıca özel öğrenciler için de iyileştirici programlarla dikkate alınacak özel eğitim desteği ile organizasyonel ve müfredat eylemleri yer almaktadır.

İspanyol vatandaşlarıyla aynı şartlara sahip olması gereken mültecilerin, geldikleri yerde görmüş oldukları eğitimin seviyesinin tespiti veya mesleki eğitim ve yerleştirmelere erişiminin yanı sıra akademik ve profesyonel derecelerin ve sertifikaların, diğer kanıtların tanınması işlemlerinde mevcut zorlu prosedürden kaynaklı olarak mültecilerde, eğitimde hak kaybı, öğrenimde sene kaybı gibi problemler ortaya çıkmaktadır. Öte yandan, Devlet Okulları Kurulu, tüm merkezlerde ve her seviyede, zorunlu, insani ve maddi, eğitim ve teknolojik kaynaklara girenler de dâhil olmak üzere, özel ihtiyaçları olan öğrenciler için gerekli olan eğitim düzeyleri de dâhil tüm eğitimi garanti eder. Mültecilerden, sığınmacılardan reşit olmayanlar geç eğitim sistemi adı verilen bir sistem dâhilinde eksikliklerinin giderilmesi için eğitim görürler.

Devlet Okulları Kurulu’nun 2016 Eğitim Sistemi raporuna göre, engelli olma veya ciddi davranış bozuklukları, yüksek entelektüel kapasiteler, eğitim sistemine geç entegrasyon, özel öğrenme güçlükleri, eğitim desteğinde özel ihtiyaçları olan öğrencilere yönelik “Çeşitlilik Politikaları” adı altında bir düzenleme oluşturmuştur. Eğitim alanındaki yönetim, sıradan merkezlerin bu tür öğrencileri ve özel ihtiyaçlarını tespit etmek için kullanabilecekleri prosedürleri tanımlamakta ve kaynakları, örgütsel formları, öğretmenleri ve müfredat uyarlamaları konusunda işbirliği yapılmaktadır. Zorunlu ortaöğretimde, bu genel kurallar, tercihen eğitim ya da çaba eksikliğine atfedilemeyen ilgili öğrenme güçlükleri gösteren öğrencilere yönelik (İspanyolca kısaltması, PMAR) performans ve öğrenme geliştirme programları hizmeti verilmektedir. Temel Mesleki Eğitim için yeni döngüler ve eğitim sisteminde devamlılığının yanı sıra işgücü piyasasına erişime yönelik fırsatlar ile Gençlik Girişimciliği ve İstihdam Stratejisi (2013-2016) uygulanmıştır.

Foto 3. İspanya’da göçmenlerin sokağa etkileri

EĞİTİMİN EŞİT UYGULANMASINA DAİR UYGULANAN POLİTİKALAR

Telafi edici eğitim politikaları sosyal, ekonomik, kültürel, etnik ya da benzeri nedenlerle ortaya çıkan eşitsizlikleri önleme, eğitim sistemini güçlendirme amacıyla hazırlanmıştır. Eğitimsel güçlendirme, oryantasyon ve destek eylemleri 2005-2006 öğretim yılından 2012-2013 eğitim-öğretim yılına kadar, Eğitim, Kültür ve Spor Bakanlığı ve Özerk Yönetim idarecilerinin işbirliği ile hazırlanmıştır. Güçlendirme, Oryantasyon ve Destek Planı (İspanya kısaltması, PROA) ve zorunlu ilk ve orta öğretimin sağlanması için kamu fonları oluşturulmuştur. Mülteci ve sığınmacı nüfusunun yoğun olduğu Ceuta ve Melilla’nın özerk şehirlerinde bu proje ve politikalardan faydalanılarak 2014-2015 mali yılında bu programdan yararlanarak Eğitim Destek Programı (İspanyol kısaltma, PAE) başlatılmıştır. Bu şekilde ülke içerisinde yasal olarak bulunan mülteci ve sığınmacı çocukların eğitimlerinde kolaylık sağlanmıştır.

Eğitim sistemi ile ilgili sorunlar BMMYK, ulusal eğitim sisteminde mültecilerin çoğunluğu için koruyucu ve kaliteli eğitime erişimin acil ve ciddi bir şekilde ele alınmasına yönelik bir dizi tavsiyede bulunmuş ve böylece eğitimin uzun vadeli olduğu ortaya konmuştur. Çünkü mevcut durumda ülkede kalacak olan bu nüfus aslında ülke geleceği açısından büyük önem arz etmektedir. Ancak, bu cephedeki ilerleme şimdiye kadar sınırlı kalmıştır. Uzaktan Eğitim Üniversitesi Rektörü Alejandro Tiana’ya göre (İspanya’nın kısaltması, UNED), eğitim sisteminin yerinden edilmiş, mülteci, sığınmacı ve vatansız çocukların eğitim hakkını güvence altına alması için karşılaştığı temel zorluk, başarılı okullaşma için gerekli koşulların oluşmamasından kaynaklanmaktadır.

İspanyol okullarında yapılan araştırmalar neticesinde, eğitim sürecinin karma şekilde olmasının başarıyı olumlu yönde etkilediği ve öğrencilerin topluma entegrasyon konusunda daha az zorlandıkları görülmektedir. Ciddi zorlukların veya çatışmaların olmamasına rağmen, ulusal ve uluslararası değerlendirmelerin sağladığı veriler, bu çocukların her zaman tatmin edici bir eğitim seviyesine ulaşmadıklarını göstermektedir.

Eğitim sisteminde bulunması gereken çeşitliliğin noksanlığından kaynaklı olarak küçüklerin eğitim alma konusunda zorluklarla karşılaştığı da görülmektedir. Her öğrenciye her eğitim seviyesinde cevap verebilen, farklılıkları gözeten bir sistem mevcut olmağı ancak İspanya’nın mülteci, sığınmacı ve göçmen öğrencilerin entegrasyonu ve telafi dersleri için gerekli adımları attığı görülmektedir. Çevirmenlik hizmeti, sosyal hizmet kurumları, telafi derslerin verileceği okul ve öğretmen temini bu hizmetler kapsamında işlevselliğini sürdürmektedir.

Mülteci ve sığınmacıların eğitim alanında yaşadığı diğer bir problem de diplomaların akreditasyonu ile ilgilidir. İspanya’da eğitimine devam etmek veya eğitim vermek isteyen kimseler, zorlayan koruma kriterlerinden dolayı karmaşık bir süreçten geçmek zorunda kalmaktadırlar. Bundan en fazla etkilenenlerin arasında öğretmenlerin olması ve istihdam edilme konusunda da sıkıntılar yaşanması, eğitimin alınması ve verilmesi konusunda olumsuz etkilemektedir. Küçüklerin diplomalarının akreditasyonu ile bu durum karşılaştırıldığında daha az karmaşıktır. Söz konusu küçükler hala zorunlu eğitime tabiidirler ve uygulanacak sistem belirgindir. Öğretmen eğitimi ve çeşitliliğine ilişkin zorluklar Eğitimin Desteklenmesi Enstitüsü, uygun koşulların oluşturulmasına yönelik çok çeşitli takviye, uyum tedbirleri ve eylemlerinin uygulanması için faaliyetlerde bulunmaktadır. Daha yakın bir doğaya sahip bu ölçüm grubunun ötesinde (veya göçmen öğrencilerin gelişinin en acil etkilerini hafifletmeye yönelik), öğretmenler ve diğer eğitim uzmanları için ayrı destek mekanizmalarıyla birlikte birçok öğretmen eğitimi ve mesleki gelişim programı uygulanmıştır. Böyle öğrencileri kabul etmede rol oynar. Bu kurslar, öğretmen eğitimi ve işbirliği merkezleri tarafından koordine edilmiş veya yönetilmiştir ve genel olarak, İspanyolcanın ikinci bir dil olarak öğretilmesi, metodolojik stratejiler, kişiselleştirilmiş değerlendirme modelleri, materyallerin geliştirilmesi, birlikte yaşama dahil olmak üzere eğitim sisteminde ortaya çıkan ihtiyaçlarla ilgilidir. Madrid Topluluğu için ve öğretmen oryantasyonu gibi konularda eğitim konusunda çeşitli çalışmalar yayınlanmıştır. Bununla birlikte, eğitim sektöründeki bütçe kesintilerinin mevcudiyetini olumsuz yönde etkilemiştir. Bu programlar ve özellikle de öğretmen eğitimini sürdürmek için özerk topluluk planları, böylece mülteci küçüklere yönelik potansiyel uygulanabilirliklerini azaltmaktadır.

Sıradan eğitim merkezlerinde, eğitimin çeşitliliğine katılan ana birimler aşağıdaki gibidir:

• Eğitim ve Danışmanlık Oryantasyon Ekipleri (İspanyolca kısaltma, EOEP):  Okul öncesi ve ilköğretimde oryantasyondan sorumlu birimler aynı zamanda anaokullarında da aktiftir. Öğrencilerin özel eğitim ihtiyaçlarını, özel öğrenme güçlüklerini ve yüksek kapasitelerini tespit ettikleri öğrencilere yönelik özel destek ihtiyaçlarını belirler.

 • Göçmen Öğrenciler için Destek Hizmeti (İspanyolca kısaltma, SAI):  Madrid Topluluğu Eğitim, Gençlik ve Spor alanlarında danışmanlık hizmeti, öğretim yılı içinde, özellikle de öğretim dilinin eğitiminde yetkin olmadıkları durumlarda, sistemdeki göçmen öğrencilerin eğitim entegrasyonunu kolaylaştırmak için danışmanlık ve destek sağlamak amacıyla kurulmuştur.

 • Çeviri ve Tercümanlık Hizmeti (İspanyolca kısaltması SETI)

 • Terapötik pedagoji, dinleme ve konuşma ve benzeri diğer öğretmenler (sadece kreş ve ilkokullarda)

• Telafi eğitimi öğretmenleri (Çeşitlendirme programlarıyla (PMAR) bağlantılıdır (sadece ortaokullarda))

 • Topluma hizmet için teknik öğretmenler, yani refah çalışanları (sadece ortaokullarda).

İspanyol sivil toplum örgütleri ve yerel yetkilileri öncü görev üstlenerek oluşturmuş oldukları proje, program gibi çeşitli faaliyetler ile İspanyadaki kurumsal altyapı eksikliğinden kaynaklanan sorunların çözümünde büyük katkı sağlamışlardır. Bu bakımdan, ekonomik krize rağmen İspanya, şu anda UNHCR’nin en büyük özel bağışçısıdır. Ulusal ölçekte, bir diğer önemli eylem, “öğrenme toplulukları” olarak bilinen INCLUD-ED projesidir. Community of Research on Excellence for All (İspanyolca kısaltması, CREA) araştırma grubu tarafından desteklenen bu proje girişime, toplumsal dönüşüme yönelik bir dizi eylemden oluşmaktadır. Güvencesi olmayan, zor durumdaki yetişkinlerin eğitimi, interaktif grupların birleştirilmesi, eğitim merkezlerinin karar verme süreçlerinde dışlanma durumundaki öğrencilerin ailelerinin dahil edilmesi gibi eğitim eylemleri yoluyla müfredat dışı etkinlikleri de içermektedir. Girişim mülteci öğrencilere yönelik olmasa da, projenin azınlık ve göçmen gruplarını içerme başarısı, bunun yerinden edilmiş insanların kabulü için iyi bir uygulama olacağını göstermektedir. Son olarak, öne çıkan bir başka program, kapsayıcı eğitimi teşvik etmek ve sağlamak için oluşturulmuş Roman Projesi’dir. Malaga Üniversitesi Eğitim ve Öğretim Kurumu tarafından önerilen ve geliştirilen bu model ile mülteci, yerinden edilmiş veya uluslararası koruma başvurusu yapan çocuklara eğitim hakkını güvence altına almak için önemli bir ilham kaynağı olmuştur. Sığınmacı, mülteci statüsündeki öğrencilerin de tabii olduğu eğitim sisteminin yanlış olduğunu, sınıf içerisindeki çeşitliliği göz ardı ettiği gerekçeleriyle eğitim sisteminin değişmesi fikrini doğurmuş sonuç olarak, öğrenme güçlüklerinin sadece kişisel zorluklarla değil, müfredat yapısına dayandığının altı çizilmiştir.

Üniversite sektöründen girişimler ise mülteci öğrencilerin kabulüyle ilgili yanıtlar gönderen yükseköğretim ile bağlantılı üniversiteler ve diğer kuruluşlardır. Bu kurumlar, yerinden edilmiş nüfus için eğitim beyanlarının kurumsal beyanlar olmasında ve destek programlarının uygulanmasının sağlanmasında büyük katkı sağlamıştır. En belirgin eylemlerden bazıları aşağıda açıklanmıştır.

Foto 4. İspanya’da göçmenlerin topluma uyum süreci

Deklarasyonlar ve taahhütleri ile katkı sağlayarak aktif rol alan ilk kuruluşlardan biri, İspanyol üniversitelerinin Rektörler Kuruluşu’dur (İspanyolca kısaltma, CRUE). Ayrıca bu organizasyon birçok kez, temsilci olarak hareket etme kararlılığını ve yine bu kararlılığını yineleyerek, üniversitelerin mültecilerin kabulü konusunda işbirliği yapmaya ve kendi alanlarında destek ve yardım sunmaya hazır olduklarını göstermiştir. Dahası CRUE, mülteci krizinin kamuoyunun tartışmasının merkezine getirilmesine defalarca yardımcı olmuş ve Avrupa hükümetlerine, İnsani Hukuk ve Uluslararası hukuk çerçevesindeki uluslararası taahhütlerini yerine getirmeleri (ister sığınma sağlayarak ister koruma isteyenlerin kitlesel olarak atılmasını engelleyerek olsun) çağrısında bulunmuştur.

Bazı İspanyol üniversiteleri, İspanya’daki çalışmalarını başlatmak veya sürdürmek isteyen mültecilere destek olmak için az ya da çok kapsam dâhilinde farklı girişimler başlattılar.

  • Madrid Complutense Üniversitesi tarafından bir Mülteci Resepsiyon Planını
  • Üç Suriye öğrencisinin 2015-2016 akademik yılında kaydolmasını sağlayan 20 Barselona Üniversitesi tarafından yönlendirilen insani yönelimle Arap ülkeleriyle işbirliği yapma çabası
  • Arap-Avrupa Yükseköğretim Konferansı’nın yapılması (Arap Üniversiteleri Birliği (AARU) ile Avrupa Üniversiteler Birliği (EUA) arasında bir köprü olan Arap-Avrupa Yükseköğretim Konferansı’nın (İspanyolca kısaltması, AECHE) Barselona Üniversitesi’nin işbirliği ile gerçekleştirilmiştir. 2016 yılında düzenlenen AECH’in üçüncü baskısı, tamamen mültecilere ayrılmış bir bölüm içermekte olup aynı kurum, Suriye krizi için AB fonu olan Madad Fonu tarafından finanse edilebilecek projeleri hayata geçirmeye gayret gösteriyor.)
  • UNICEF, UNHCR ve Tres Culturas del Mediterráneo’nun [Akdeniz’in Üç Kültürü] yer aldığı Entegre Projeye bu kurumun katılımı ile 2016 yılında Madrid’deki Camilo José Cela Üniversitesi tarafından çatışma bölgelerinden 10 öğrenci alımına karar verilmiş ve proje, mülteci veya sığınmacı öğrencilerin farklı disiplinlerdeki eğitim programlarına, ayrıca İspanya’daki kişisel, sosyal ve akademik entegrasyonlarına ve temel ihtiyaçlara (konut, refah) erişiminin kolaylaştırılmasına yönelik yürütülmüştür.
  • Kasım 2016’da Malaga Üniversitesi (UMA) tarafından bir Mülteci Destek Planının hazırlanması (STK’larla işbirliği içinde tasarlanan bu plan, mültecilerin üniversiteye dahil edilmesine yönelik öneriler sunmaktadır.)
  • Santiago de Compostela Üniversitesi tarafından Mülteciler için Destek Programı’nın başlatılması (Bu program dahilinde 2 Suriyeli mülteciyi, kayıt ve üniversitedeki yaz okulunda, konaklama da ücret muafiyeti sağlanmış, İspanyolca kursları ve pratik eğitim için aylık taksitlendirme ile ödeme seçenekleri sunulmuştur.)

FRANSA’DA GÖÇMENLERE UYGULANAN EĞİTİM POLİTİKALARI

Fransa Ulusal İstatistik ve Ekonomik Çalışmalar Enstitüsü’nün (INSEE) 1 Ocak 2014 verilerine göre Fransa’da yaşayan toplam nüfus 65,8 milyondur. Bu nüfusun 4,2 milyonu yabancılardan ve 6,0 milyonu göçmenlerden oluşmaktadır. Göçmenlerin %43,8’ini Afrikalılar, %36,1’ini Avrupalılar, %14,5’ini Asyalılar oluştururken, Amerika ve Okyanusya kıtasından gelenler yalnızca %5,6’lık bir kısımdan oluşmaktadır. Sığınmacılar ve mültecilerin mevcut nüfus içindeki sayılarına yönelik enstitünün herhangi bir verisi bulunmamaktadır. Ancak 2017 için Bileşmiş Milletler Mülteci Ajansı tarafından elde edilen verilere göre Fransa’da 252.264 mülteci ve 55.862 sığınmacı bulunmaktadır.

Gafik 4: Fransa Popülasyon Grafiği

FRANSIZ EĞİTİM SİSTEMİ

Fransa’da zorunlu eğitim 10 yıl olup 6-16 yaş arasını kapsar. 2-6 yaş arasında da isteğe bağlı anaokulu eğitimi vardır. 6-11 yaşları arasında ilkokul eğitimi, 11-15 yaşları arasında ortaokul (kolej) eğitimi alan öğrenciler yapılan bir sınavla Brevet diploması almaya hak kazanırlar. Ardından lise eğitimi gelir. Liseden sonra isteğe bağlı olarak yüksek öğretime devam edilir.

Ayrıca 16-25 yaş arasındakiler için Çıraklık Eğitim Merkezi (CFA) tarafından çıraklık eğitimi verilmektedir.

GÖÇMENLER VE MÜLTECİLERİN EĞİTİM HAKKI

Fransız eğitim kanunu özel bir hükümle göçmen, sığınmacı veya mülteci çocukların eğitim hakkını hüküm altına almış değildir. Ancak kanunun 131-1. maddesine göre “Eğitim her iki cinsiyetten, Fransız ve yabancı uyruklular için 6-16 yaşları arasında zorunludur.”. Aynı kanunun 111-2. maddesinde “Her çocuk ailesinin vereceği öğretimi tamamlayacak bir okulda eğitim görme hakkına sahiptir.” diyerek de her çocuğun eğitim hakkı olduğu belirtilmiştir.

RESMİ SÜREÇ VE ALTERNATİF YOLLAR

İlkokul çağındaki çocuklar için başvurular ikamet yerindeki belediyeye yapılır. Çocuğun kaydedileceği okul belediye tarafından belirlenir. Lise kayıtları ise doğrudan ikamet yerine en yakın okula yapılır. Kayıt sırasında çocuğun velayet belgesi, ikamet adresini gösteren belge ve zorunlu aşıların tam olduğunu gösteren belge ibraz edilmelidir.

Çocuğun yeterli seviyede Fransızca bilgisine sahipse çocuğun eğitim düzeyi Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı  kurum olan Bilgilendirme ve Rehberlik Merkezleri (CIO) tarafından değerlendirilir ve bu kurum tarafından hangi sınıfa yerleştirileceği tespit edilir. Değerlendirmeye göre çocuklar yaş ve yetenekleri dikkate alınarak genel bir hazırlık sınıfına yerleştirilir. Bu hazırlık sınıflarındaki eğitimle çocukların en yakın zamanda normal sınıflara uyum sağlaması amaçlanır. 

Kabul merkezlerinde ve göçmenlerin yoğun olduğu yerlerde, dernekler, sivil toplum kuruluşları ve gönüllü topluluklar tarafından düzenlenen çeşitli eğitim programlarının olduğu bilinmektedir. Ayrıca Sosyal Uyum ve Fırsat Eşitliği Ulusal Ajansı (Acsé) tarafından yürütülen bir program da mevcuttur. Ajans tarafından yürütülen bu program yalnızca eğitimle ilgili olmayıp öğrencilerin sosyal hayata uyumu için gerekli olan kültürel ve sportif faaliyetlere yönlendirilmesini de içermektedir. Ancak bu programlar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen resmi sistemin bir alternatifi değildir. 

Foto 5. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği eğitimlere destek veriyor.

KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR

Göçmen ve mülteci çocuklar, kanunen vatandaş olan bir çocukla eşit eğitim hakkına sahip olsa da ne yazık ki gerçek hayatta birtakım zorluklarla karşılaşılmaktadır. Zorlukların başında resmi olarak mülteci veya göçmen statüsünü elde etmek gelmektedir. AIDA istatistiklerine göre 2017 yılında yapılan iltica başvurularının %73,2’si reddedilmiştir. Resmi statü elde edildikten sonra karşılaşılan bir diğer engel ise kayıt için istenen gerekli belgelerin (özellikle ikametgah belgesinin) temin edilememesidir. Bunların haricinde Fransızca’da yetkinliğini kanıtlayamayan çocuklar için öngörülen hazırlık sınıflarının yeterli sayıda bulunmaması da bir başka zorluktur. Ayrıca eğitim kanunen 16 yaşa kadar zorunlu olduğundan okulların 16-18 yaş aralığındaki çocukları öğrenci olarak kabul etme yükümlülüğü yoktur. Bu da 16-18 yaş aralığındaki çocukların eğitim hakkını büyük ölçüde kısıtlamaktadır.

Tablo2: Matemetik ve Okuma Performans Tablosu

OECD’nin göçmen ve göçmen olmayan çocuklarla ilgili okuma ve matematik performans verileri aşağıdaki tabloda görülebilir. Verilere bakıldığında Fransa’daki göçmenlerin bir alt soyu (ikinci jenerasyon) dahi göçmen olmayan çocuklar kadar başarı gösterememiştir. Bu da entegrasyon konusunda çalışmaların yeterli olmadığını göstermektedir.

ALMANYA’DA GÖÇMENLERE UYGULANAN EĞİTİM POLİTİKALARI

Almanya’da eğitim tüm çocuklar için zorunludur. Zorunlu eğitim 6 yaşını doldurduğu sonbahar başlar ve 18 yaşın sonuna kadar devam eder. Devlet okulları ücretsizdir. Ancak uygulanan eğitim eyaletlere göre değişir. Aynı zamanda engelli çocukların eğitimine de çok önem verilmektedir. Bu çocukların takibi yapılır ve mutlaka eğitim almaları sağlanır. Bütün bu olanaklar Almanya’da yaşamaya başlayan kişiler içindir.

Berlin’de ilkokul eğitimi 6 yıl iken diğer eyaletlerde 4 yıldır. Çoğunluk eve en yakın okulda eğitim görür. Bazı eyaletlerde velinin isteği doğrultusunda ilkokulun son sınıfından sonra çocuğun hangi ileri düzeydeki okula(ortaokul ve lise) gideceğine karar verilir. Bunun için ilkokulun öğretmenleri, geçiş tavsiyesi adı altında ebeveynlerle görüşür ve yönlendirmelerde bulunabilir.

Almanya’da ortaokul ve lise düzeyinde okul sistemi çok çeşitlidir. DSH (Deutsche sprachprüfung für den Hochschulzugang)  adı verilen sınav ile Almanya’da üniversite eğitimi almak isteyen yabancı öğrencilerin  Almanca bilgilerinin yeterli olup olmadığı ölçülür.

Foto 6. Almanya Eğitim Sisteminde üniversite başvurularında ilk olarak Almanca bilgisi ölçülmektedir.

Göçmenler için ilk olarak okul kaydı için gerekli olan sağlık sigortasının yapılması gerekmektedir. Bu sigortaya sahip okul çağındaki çocuklar ilkokula doğrudan başlamakta ancak eyaletlerin farklı uygulamalarıyla dil kurslarına gidip uyum sağlaması gerektiği için bir çoğu öncelikli olarak dil eğitimi almaktadırlar. Bazı okullarda göçmenler için ayrı bir sınıf açılırken bazı okullarda diğer çocuklarla kaynaşmaları için herhangi bir ayrım olmadan aynı sınıfta eğitim verilmektedir. Sonraki süreç ülke vatandaşlarının eğitim süreci ile aynı ölçüde devam etmektedir. Dil kursunun başarı ile geçilmesinin ardından farklılık söz konusu değildir. Ancak üniversite eğitimine devam etmek isteyenlerin zorunlu sağlık sigortalarını yaptırmaları gerekir. Hatta üniversite öğrenim süresince gerekli olan aidatı birkaç kere üst üste ödenmediği durumlarda üniversiteden kayıtları silinebilir.

Liseden mezun olan öğrencilerin bir kısmı, isteği doğrultusunda mesleki eğitime aktarılır. En yaygın mesleki eğitim alanı otomotiv sektörüdür. Üniversiteye devam eden öğrenciler eğitim sonrasında da mesleki eğitim alabilir. Sabah ve akşam kursları açılır, kişilerin zamanlarına uygun olabilecek en müsait zamanlarda eğitim verilmektedir.

Tablo 3:Göçmenlerin Aldıkları Diploma Yüzdeleri

KAYNAKÇA

  1. France Statics, Asylum Information Database, http://www.asylumineurope.org/reports/country/france/statistics   [E.T. 09.06.2018]
  2. Fransız Eğitim Kanunu, https://www.legifrance.gouv.fr/affichCode.do?cidTexte=LEGITEXT000006071191&dateTexte=20180608 [E.T. 09.06.2018]
  3. Guide du demandeur d’asile en France, Ministère de l’Intérieur, https://www.immigration.interieur.gouv.fr/content/download/90015/699852/file/Guide-DA-en-France-version-en-TURC.pdf [E.T. 09.06.2018]
  4. Helping immigrant students to succeed at school – and beyond, OECD, 2015, http://www.oecd.org/education/Helping-immigrant-students-to-succeed-at-school-and-beyond.pdf [E.T. 09.06.2018]
  5. Immigrant and Foreign Population, Institut national d’études démographiques, https://www.ined.fr/en/everything_about_population/data/france/immigrants-foreigners/immigrants-foreigners/ [E.T. 09.06.2018]
  6. Le livret d’information “Venir vivre en France”, Ministère de l’Intérieur, https://www.immigration.interieur.gouv.fr/content/download/98443/772998/file/Livret_Venir-vivre-en-France_sept2016_TUR.pdf  [E.T. 09.06.2018]
  7. Mainstreaming immigrant integration policy in France: education, employment, and social cohesion initiatives (Ed. Angéline Escafré-Dublet), Migration Policy Institute, 2014, https://www.migrationpolicy.org/research/mainstreaming-immigrant-integration-policy-france-education-employment-and-social-cohesion[E.T.9.06.2018]
  8. Population&Societies (Ed. Gilles Pison), Institut national d’études démographiques, https://www.ined.fr/en/publications/population-and-societies/the-population-of-the-world-2017/ [E.T. 09.06.2018]
  9. Population Statics, The UN Refugee Agency, http://popstats.unhcr.org/en/overview#_ga=2.40206756.702559642.1528552640-1212011344.1528552640 [E.T. 09.06.2018]
  10. Tableaux de l’économie française, Institut national de la statistique et des études économiques, 2016, https://www.insee.fr/fr/statistiques/fichier/1906743/tef2016.pdf [E.T. 09.06.2018]
  11. T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Temel Eğitim Genel Müdürlüğü, Yabancılara Yönelik Eğitim-Öğretim Hizmetleri, 2014/21 Sayılı Genelge
  12. 22/10/2014, 29153,Geçici Koruma Yönetmeliği
  13. COŞKUN İpek, EMİN Müberra Nur, “Türkiye’deki Suriyelilerin Eğitiminde Mevcut Durum”,  Türkiye’deki Suriyelilerin Eğitiminde Yol Haritası Fırsatlar ve Zorluklar, SETA Yay., İstanbul 2016,s.13-23
  14. COŞKUN İpek, EMİN Müberra Nur, Türkiye’de Göçmenlerin Eğitimi: Mevcut Durum ve Çözüm Önerileri, İLKE Yay., İstanbul 2018
  15. EMİN Müberra Nur, Türkiye’deki Suriyeli Çocukların Eğitimi Temel Eğitim Politikaları, SETA Yay., İstanbul 2016
  16. ÖZSERVET ÇAKIRER Yasemin, “Göçmen Çocukların Şehre Uyumu ve Eğitim Politikası”, (Ed.Yakup Bulut), Uluslar arası Göç ve Mülteci Uyumu Sorununda  Kamu Yönetiminin Rolü, Umuttepe Yay., Ankara 2015, s.93-113
  17. GİGM, 2018, Göç İstatistikleri, Geçici Koruma, http://www.goc.gov.tr/icerik6/gecici-koruma_363_378_4713_icerik
  18. MSYD, 2018, Türkiye’deki Suriyeli Sayısı, http://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/
  19. AFAD, 2018, Geçici Barınma Merkezleri Raporları, https://www.afad.gov.tr/upload/Node/2374/files/21_05_2018_Suriye_GBM_Bilgi_Notu.pdf
  20. Teyit, 2017, https://teyit.org/suriyeliler-universiteye-kosulsuz-sinavsiz-girebiliyor-iddiasi/
  21. CUESTA Begoña López, Education:  Hope for newcomers in Europe/Spain, 2018  
  22. BONIN Holger, EENEE Analytical Report The Potential Economic Benefits of Education of Migrants in the EU, 2017
  23. Uluslararası Bilim ve Eğitim Komisyonu, www.ubef.org.tr/almanyada-egitim/ [E.T. 01.06.2018]
  24. Deutsche Islam Konferenz,www.deutchsche-islam-konferenz.de/DIK/TR/Magazin/IslamSchule/BildungMLD/builgund-mld-node.html [E.T. 01.06.2018]
  25. Bundesamt Für Migration Und Flüchtlinge, www.bamf.de/TR/Willkommen/Bildung/Berufsausbildung/berufsausbuildung-node.html, [E.T.01.06.2018]
Up Next: AKIL