GÖÇMENLERE UYGULANAN SAĞLIK POLİTİKALARI

GÖÇ POLİTİKALARI ÇALIŞMA GRUBU

· 17 dk okuma süresi >

YAZARLAR

1   Ferhan KOCADAL*

2    Nihan Elif TEKİN

3    Songül GÖKŞİN

2   Ulviye Esra ERBAŞ

  1. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi
  2. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi
  3. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

* İletişim: ferhankocadal@gmail.com

İçindekiler

ULUSLARARASI BELGELERDE SAĞLIK HAKKI

Göç eden insanların karşılaştığı en büyük sorunlardan bir tanesi sağlık alanındadır. Sığındıkları ülkelerdeki uygulanan politikalar neticesinde insan olmaktan kaynaklanan salt sağlık haklarını kaybedebilmektedirler. Bundan dolayı çeşitli uluslararası belgelerle bu hakların korunması amaçlanmaktadır. Uluslararası alanda kabul görmüş belgeler içinde yer alan sağlık hakkına yönelik maddeler incelendiğinde bu hakların varlığı göç etmek zorunda kalan insanları da kapsadığı görülmektedir.

1948’de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi‘nin 25.maddesinde ;

  1. Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir.
  2. Anaların ve çocukların özel bakım ve yardım görme hakları vardır. Bütün çocuklar, evlilik içi veya evlilik dışı doğmuş olsunlar, aynı sosyal güvenceden yararlanırlar.

İfadelerine yer verilerek ‘sağlık hakkı’ temel hak olan ‘yaşam hakkı’ çerçevesinde düzenlenip sosyal güvenlik hakkı da dahil edilmiştir.

İkinci olarak  İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin bir devamı ve onu açımlayan bir belge niteliğinde olan ve devletlerin kabul ve imzasıyla o ülkeye ait bir “ulusal iç hukuk kuralı” haline gelmiş bulunan Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin 12. maddesinde sağlık hakkını “sağlık standardı hakkı” başlığı altında düzenlemiştir.

  1. Bu sözleşmeye taraf devletler, herkesin mümkün olan en yüksek seviyede fiziksel ve ruhsal sağlık standartlarına sahip olma hakkını tanır.
  2. Bu sözleşmeye taraf devletlerin bu hakkı tam olarak gerçekleştirmek amacıyla alacakları tedbirler, aşağıdakiler için de alınması gerekli tedbirleri içerir:
  3. Var olan doğum oranının ve bebek ölümlerinin düşürülmesi ile çocukların sağlıklı gelişmelerinin sağlanması,
  4. Çevre sağlığını ve sanayi temizliğini her yönüyle ileriye götürme,
  5. Salgın hastalıkların, yöresel hastalıkların, mesleki hastalıkların ve diğer hastalıkların önlenmesi, tedavisi ve kontrolü,
  6. Hastalık halinde her türlü sağlık hizmetinin ve bakımının sağlanması için gerekli şartların yaratılması.

Madde ihtivasınca getirilen kurallarla sığınan insanların da haklarını koruyan bir sistem oluşturulmaya çalışılmıştır.

Üçüncü olarak 1965’te yürürlüğe giren Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, ekonomik ve sosyal haklar alanındaki karşılığı olarak görülen Avrupa Sosyal Şartı‘nın 11. Maddesinde, “Sağlığın Korunması Hakkı” başlığı altında düzenlenen maddeler incelendiğinde :

Akit Taraflar sağlığın korunması hakkının etkin biçimde kullanılmasını sağlamak üzere, ya doğrudan veya kamusal veya özel örgütlerle işbirliği içinde, diğer önlemlerin yanı sıra,

  1. Sağlığın bozulmasına yol açan nedenleri olabildiğince ortadan kaldırmak
  2. Sağlığı geliştirmek ve sağlık konularında kişisel sorumluluğu artırmak üzere eğitim ve danışma kolaylıkları sağlamak
  3. Salgın hastalıklarla yerleşik mevzii ve başka hastalıklar olabildiğince önlemek; üzere tasarlanmış uygun önlemler almayı taahhüt ederler.

ifadelerinin yer aldığı görülmektedir.

Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi’nde ise 35. maddede ve “Sağlık Hizmetleri” başlığı altında da:

“Herkes, ulusal yasalar ve uygulamalarda belirtilen şartlar çerçevesinde koruyucu sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkına ve tıbbi tedaviden yararlanma hakkına sahiptir. Bütün Birlik politikaları ve faaliyetlerinin tanımlanmasında ve uygulanmasında yüksek düzeyde bir insan sağlığı koruması sağlanmalıdır. “

şeklinde düzenlenmiştir.

TÜRKİYE’DE GÖÇMENLERE UYGULANAN SAĞLIK POLİTİKALARI

Türkiye’de uygulanan göçmenlere yönelik sağlık politikaları, mültecilerin hukuki durumlarını düzenlemek üzere Birleşmiş Milletler tarafından imzalanan Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi(1951) ve yukarıda bahsedilen uluslararası belgeler esas alınarak düzenlenmiştir. Cenevre Sözleşmesine göre sadece Avrupa ülkelerinden gelen sığınmacılar mülteci statüsüne alınmaktadır. Bu nedenle Suriye’den gelen sığınmacılar mülteci başvurusu yapamamakta ancak anayasadaki Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu dayanağında, Koruma Yönetmeliği kapsamında “geçici koruma” altına alınmaktadırlar. Bu yönetmeliğe göre ilgili bakanlıklar ile kamu, kurum ve kuruluşları tarafından “Geçici Korunanlara Sağlanacak Hizmetler” Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda yürütülür. İllerde hizmetlerin yürütülmesinden Valiler birincil derecede sorumludur. Geçici Korunanlara sunulacak sağlık hizmetleri ise Geçici Koruma Yönetmeliği’nde belirtilen esaslara dayanılarak; AFAD ve Sağlık Bakanlığının yayınladığı yönergelerle düzenlenir.

Sağlık hizmetini geçici barınma merkezlerinde 112 ekipleri, toplum sağlığı merkezi personeli(TSM), sağlık bakanlığına bağlı hastane personeli sunarken yerleşim yerlerinde ise toplum sağlığı ve aile sağlığı merkez personeli, kamu-özel üniversite hastaneleri de olmak üzere hastane personeli, gönüllü sağlık tesisleri sunmaktadır.

Sağlık hizmetlerinin karşılanmasına yönelik izlenen prosedürler  ve  genel hususlar şunlardır :

  • Sağlık hizmetlerinden kimlik kartı olan geçici korunanlar, henüz kaydı yapılmamış geçici korunanlar ve sınırdan yaralı olarak geçen ve geçici koruma altında sayılanlar farklı derecelerde yararlanmakta olup sınırda yaralı olanlar tedavi olduktan sonra kayıtları yapılmaktadır.
  • Geçici korunanlara genel sağlık sigortalıları için sunulan sağlık hizmetleri dışında sağlık hizmeti sunulamaz.
  • Kimlik kartı ve SGK provizyonu alan geçici korunanlar dışındakiler sadece acil sağlık hizmetlerinden ve halk sağlığını tehlikeye düşürebilecek salgın ve bulaşıcı hastalık durumlarında birinci basamak sağlık hizmetlerinden faydalanabilirler, diğer hizmetlerden faydalanamazlar.
  • Aile hekimleri kendilerine kayıtlı geçici korunanlara muayene etmekle yükümlü olup, ilaç yazabilirler.
  • İlaç giderleri anlaşmalı eczanelerle %80’i AFAD, %20’si hasta tarafından karşılanmaktadır. Yatarak tedavi olma durumunda ise tanı, ilaç ve ameliyat gibi tüm giderler devlet tarafından karşılanmaktadır.
  • Geçici korunanlar sadece kayıt yaptırdıkları ilden sağlık hizmeti alabilirler, diğer illere sevksiz başvuramazlar sadece bulaşıcı ve salgın hastalıklardan korunma hizmetleri ile acil sağlık hizmetlerinden faydalanabilirler.
  • Sevk olmaksızın üniversite ve özel hastanelerden yararlanma durumunda harcamalar cepten olmaktadır.
  • Sunulan sağlık hizmeti bedeli, Sağlık Bakanlığı kontrolünde, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından genel sağlık sigortalıları için belirlenmiş olan sağlık uygulaması tebliğindeki bedeli geçmeyecek şekilde AFAD tarafından ödenir.
  • Kayıt işlemleri yapılan yabancılar geçici barınma merkezlerine yerleştirilirken işsiz ve kendi geçim imkânı bulunmayanlara, engellilere, çocuklara öncelik tanınmalıdır. Geçici barınma merkezlerinin kurulacağı yerler AFAD tarafından belirlenir. Ancak geçici barınma merkezlerinde kurulan geçici sağlık merkezleri Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği usul ve esaslara göre işletilir.
  • Yönetmelik kapsamındaki iş ve işlemlerde, yabancıyla tercüman olmaksızın istenilen düzeyde iletişim kurulamadığında tercümanlık hizmetleri ücretsiz olarak sağlanmalıdır.
  • Koruyucu sağlık hizmetleri Halk Sağlığı Müdürlüğü bağlı kuruluşları (Toplum Sağlığı Merkezleri ve Aile Sağlığı Merkezleri) tarafından sunulur. Ayrıca geçici süreyle verilen izinler doğrultusunda Gönüllü Sağlık Kuruluşları tarafından da birinci basamak sağlık hizmeti sunulabilir.

Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüklerinin sunduğu bazı hizmetler de sağlıkla yakından ilişkilidir. Koruyucu sağlık hizmetleri mevzuata göre aşağıda sunulan kapsamda verilmektedir: 

  • Ülkemizdeki bebek, çocuk ve ergenlere yönelik sunulan tüm hizmetler (bağışıklama, tarama ve izlem hizmetleri) mevzuat gereği geçici koruma altında olanlara aynı şekilde sunulmalıdır.
  • Ülkemizdeki doğurganlık çağında kadınlara yönelik kadın izlemi, gebelik izlemleri ve aile planlaması hizmetlerinin tümü geçici koruma altındaki kadınlara da aynı şekilde sunulmalıdır. Şiddet mağduru kadınlar ile insan ticareti mağduru olanlar hakkında ilgili mevzuat çerçevesinde gereken tedbirler alınmalıdır.
  • Ülkeye giriş yaparak sevk merkezine gelen yabancılar sağlık kontrolünden geçirilmeli ve ihtiyaç duyulması halinde bulaşıcı hastalık riskine karşı gerekli tedbirler alınmalıdır.
  • Geçici korunma merkezlerinin çevresel açıdan sağlık için uygun hale getirilmesi ve sağlık hizmeti sunulan merkezlerin denetimi Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğudur.
  • Geçici korunanlar arasında halkın sağlığını tehlikeye düşürebilecek potansiyel bir hastalık olması halinde profilaksi, izolasyon, karantina gibi koruyucu önlemlerinin uygulanması Halk sağlığı Müdürlüğü’nün sorumluluğundadır.
  • Geçici korunanlar arasında madde bağımlılığı veya psikolojik sorunları olduğu tespit edilenler hakkında gerekli tedbirler alınmalı ve sevk ve takipleri Türkiye Halk Sağlığı Kurumu(THSK) tarafından belirlenen kurallar çerçevesinde yerine getirilmelidir.
  • Geçici koruma altındakilere verilecek olan psikososyal destek hizmetlerinde, refakatsız çocuklar ile engelliler gibi özel ihtiyaç sahiplerinin barındırılması, bakımı ve gözetiminden ve verilecek sosyal yardımların tespiti ve dağıtılmasından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı sorumludur. Hassas gruplar ülkemizdeki yasalar dâhilinde çocuk yuvaları, kadın sığınma evleri gibi kuruluşların hizmetlerinden yararlandırılabilirler.
  • Tedavi edici sağlık hizmetleri olarak, bu hizmetler birinci,ikinci ve üçüncü sağlık kuruluşlarının tümü tarafından sağlık hizmetlerinin sunum ilkeleri çerçevesince olmaktadır.

Ülke içinde Mart 2011’den itibaren yoğun bir şekilde nüfuz eden Suriyelilerin varlığına yönelik  yeni politikalar oluşturulmuştur. Suriyelilerin yoğun olduğu yerlerde 4000 kişiye bir birim olacak şekilde ASM(aile sağlığı merkezi) için tanımlanan fizik ve teknik standartlara sahip, TSM’ye(toplum sağlığı merkezi) bağlı birim olarak göçmen sağlığı merkezleri oluşturulmaktadır. Bu GSM’lere Suriyeli sağlık çalışanları yerleştirilmektedir.

Suriyeli sağlık çalışanlarının eğitimi ve istihdamı için ise çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Öncelikle Suriyeli sağlık çalışanlarının diplomaları Ön Değerlendirme Komisyonu tarafından değerlendirilir. Mesleki yetkinliklerinin değerlendirilmesi için Bilim Komisyonu tarafından mülakat yapılır. Başarılı olanlara 5 gün teorik, 6 hafta uygulamalı uyum eğitimleri yapılır. Uygulamalı eğitimler 7 ilde, göçmen sağlığı eğitim merkezlerinde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hekim, hemşire ve akademisyen gözetiminde gerçekleşmektedir. İki eğitimi de başarıyla tamamlayanlara mesleki yetki belgesi düzenlenmekte, belgesi olanlar çalışma izni alabilmektedir.

GSM’lerin açılması ve Suriyeli sağlık çalışanların istihdamı dışında, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu(UNFPA) ve çeşitli kuruluşların aracılığı ile göçmenlere yönelik faaliyetler olmuştur:

  • Bursa İl Sağlık Müdürlüğü, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD) ile yönetilen Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) aracılığıyla finanse edilen Yıldırım Göçmen Sağlığı ve Kadın Sağlığı Danışma Merkezi kurulmuştur.
  • Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Avrupa Birliği Sivil Koruma ve İnsani Yardım (ECHO) finansal desteği, Sağlık Bakanlığı işbirliği ve Harran Üniversitesi yürütücü ortaklığıyla Şanlıurfa Devteşti Kadın Sağlığı Danışma Merkezi kurulmuştur.
  • Hacettepe Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (HÜKSAM), Ankara’da ikamet eden çoğunluğu Suriye ve Iraklı olan sığınmacı 1,500 aileye, UNFPA Aile Hijyen Kiti dağıtım çalışmasını yapmıştır.

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDE GÖÇMENLERE UYGULANAN SAĞLIK POLİTİKALARI

Amerika Birleşik Devletleri, ülkeye girişte ciddi sıkı bir sağlık kontrolü yaptırılmasını zorunlu tutar. 1980 mülteci yasası, ABD Halk Sağlığı Kuruluşu’nun mültecilerin ülkelerinden ayrılmadan önce sağlık taramasından geçmesi işlemini takip etmesine izin verir. Denizaşırı Tıbbi Tarama Kuralları’nca, mültecilerin ülkelerindeyken geçmeleri gereken sağlık taramalarının koşullarını belirler. Bu taramalar genellikle kişi ülkesinden ayrılmadan birkaç gün veya hafta içinde, ABD tarafından seçilmiş 400 doktor tarafından yapılır. CDC’nin bir kolu olan Global Göç ve Karantina Kolu (DGMQ), taramalar için gerekli kılavuzu bu doktorlara sağlar. Bu taramaların asıl amacı ise tahmin edileceği üzere bulaşıcı hastalıkları tespit edebilmektir.

Yasalara göre mültecilerin sahip oldukları hastalıklar kabul derecesine göre iki sınıfa ayrılmıştır. A sınıfı hastalıklar, mültecinin tedavi görmeden ülkeye girişini yasaklar. B sınıfı hastalıklar ise mültecinin tedavisine ülkesinde başlanmasını ve ülkeye girişinden sonra da kontrol edilmesini ister.

A sınıfı hastalıkların ihtivasında aktif tüberküloz, tedavi edilmemiş sifilis, kankroid, gonorea, granuloma inguinale, limfogranuloma venereum, AIDS, cüzam ve madde bağımlılığıdır. B sınıfı hastalıklar içerisinde inaktif tüberküloz, yukarıdakilerin dışındaki cinsel yolla bulaşan hastalıklar, hamilelik, mental rahatsızlıklardır bulunmaktadır.

Domestik Tıbbi Tarama, mülteci ABD’ye ulaştıktan sonraki 30-90 gün içinde yapılır. Bu taramalarda yukarıda sayılan hastalıkların kontrolü yapılır, denizaşırı taramalarda fark edilmemiş olabilecek hastalıklar için bazı testler tekrarlanır. Mülteciye ABD’deki sağlık sistemi tanıtılır.

Taralamalarda ve giriş sonrasındaki işlemlerde diş sağlığına da yönelik işlemler yapılmaktadır. Yapılan araştırmalar neticesinde yetersiz diş sağlığı mülteci çocuklarda birincil, yetişkinlerde ise ikincil sağlık problemi olarak görüldüğü tespit edilmiştir.

Ayrıca Amerika ülkeye giriş esnasında özellikle çocuklar üzerinde kurşun zehirlenmesine yönelik de tarama gerçekleştirmektedir. CDC, 16 yaşından küçük bütün mülteciler için kandaki kurşun seviyesine bakılmasını önermektedir. Bunun sebebi ise dünyadaki bütün çocuklar için önemsenmesi gereken bir mesele olmasındandır. Çünkü kurşun çocukları yetişkinlerden çok daha fazla etkiler ve gelişim üzerinde büyük etkileri vardır. ABD deki mülteci çocukların kanındaki kurşun seviyesi, ABD vatandaşı çocuklardan %2.2 daha yüksektir. 2001’de Massachusetts’de yapılan bir çalışmaya göre mülteci çocukların %27 si gibi yüksek bir oranda kurşun zehirlenmesi bulunmuştur. Kurşun, kurşunlu benzin, bazı bitkisel tedaviler, kozmetikler ya da bazı baharatlarda bulunur. Kurşun aynı zamanda kurşunu güvenliksiz kullanan bazı fabrikaların ürünleri yüzünden alınmış olabilir. ABD’de özellikle Meksikalı çok fazla mülteci olduğu bilinmektedir ve Meksika’da çoğu sokakta yapılıp satılan bir şekerde kurşun olduğu bulunmuştur.

Kurşun zehirlenmesinin tedavisi genelde kurşundan korunmak ve sürekli kandaki kurşun seviyesini kontrol etmek şeklindedir ve bu tedavi aşamalarıyla beraber zamanla kandaki kurşun seviyesi düşer. Ancak eğer kurşun seviyesi çok çok yüksekse şelasyon tedavisi uygulanabilir.

Amerikadaki mülteciler  ülkelerinden zor koşullarda ayrıldığı için yaygın olarak medikal kayıtlarına erişimlerini kaybederler ve sağlık takibi zorlaşır. Bu özellikle kronik ya da mental hastalığı olan mülteciler için önemli bir problemdir. Mültecilerin yaşadığı başka bir sıkıntı da, yetersiz ingilizce ve ABD sağlık sistemine alışmakta zorlanmalarıdır. Dil konusunda yaşanan problemler çözülmeye çalışılmış ve bunun için çeşitli projeler oluşturulmuştur. Mültecilere dil konusunda yardımcı olacak “Cultural Brokers” yani kültür ve dil köprüsünü kurmaya yardımcı olacak çalışanlar vardır. Bu çalışanlar mültecilerin tıbbi hizmete ulaşmalarına, eczaneleri bulmalarına, ilaçları hakkında bilgi sahibi olmalarına ve tedavilerinin devamlılığını sağlamaya yardımcı olurlar. Ayrıca şiddet ya da işkence durumunda da özel kuruluşlara ulaşılmasını sağlarlar.

İstatistiklere bakarak bir karşılaştırma yapılacak olursa (2013’de Tod Hamilton’un bir çalışmasına göre) eğitim seviyesi nispeten yüksek ülkelerden gelen mültecilerin sağlık koşulları, eğitim seviyesi düşük ülkelerden gelen mültecilerinkinden daha iyidir. Bir çalışmaya göre de yaşı daha büyük ve ABD’de 15 yıldan az kalan mülteciler, kanser ya da kronik hastalıklardan daha az etkilenmişlerdir. Ayrıca mülteciler post-travmatik stres bozukluğu ve derpresyon ile demücadele etmektedir. Bu mental hastalıklardan post travmatik stres bozukluğu ve major depresyonun özellikle yaşlılık, yetersiz ingilizce, işsizlik, emeklilik, çalışamayacak durumda olmak ya da düşük gelir ile doğru orantılı olduğu fark edilmiştir. Ayrıca kadınların bu rahatsızlıklardan erkeklerden daha fazla etkilendiği ve eğer ülkelerini çok ani terk etmelerini gerektiyse hem erkeklerin hem kadınların bu rahatsızlıkları daha çok yaşadığı belirtilmiştir.

ALMANYA’DA GÖÇMENLERE UYGULANAN SAĞLIK POLİTİKALARI

Almanya’da bulunan mültecilere “Mülteciler Yardım Kanunu” çerçevesinde yardımlar yapılmaktadır. Bu yardımlar temel ihtiyaçları (yiyecek, barınma, giysi, harçlık, hamilelik ve doğum yardımları gibi) karşılamaya yöneliktir. Sığınma talep eden kişiler sığınmacıların kaldıkları yurtlarda kaldıklarında ihtiyaçlarının tespit kolaylaştığı ve durumlarına uygun yardımların yapılabildiğini araştırmalar göstermiştir. Ancak Almanya’daki eyalet sistemi sebebiyle bu yardımların içeriği değişir.

Sığınmacıların ülkeye girişinde zorunlu bir ilk muayeneye yapılır. Bu muayeneden önce tıbbi geçmiş formu doldurulur. İlk muayene genel anlamda bulaşıcı hastalıkları tespit etmek amacıyla yapılır. Aşılar kontrol edilir. Bu muayenenin sonunda aşı belgesi alınır. Eyalete göre muayeneye ek bazı testler istenebilir. Sonraki ilk 15 ayda acil durumlarda doktora başvurulabilir. Acil durumların ihtivasını ani müdahale gerektiren yaralanmalar (trafik kazaları vb.),acı çekme durumu, tıbbi ve diş hastalıklarının öncelikli olanları, hamilelik gibi rahatsızlıklar oluşturmaktadır. Doktor tedavisi yeterli değilse hastayı hastaneye sevk edebilir. Ancak bu durum hastane tarafından önceden onaylanmalıdır. Bu gibi durumlarda doktora başvurmak için ya tıbbi tedavi fişlerine ya da elektronik sağlık kartlarına ihtiyaç vardır. Bu tıbbi tedavi fişi ya da elektronik sağlık kartı bulunulan yerdeki federal duruma göre verilir. Yani hangisinin alınacağı oradaki federal yönetim tarafından belirlenir. Elektronik sağlık kartı, tıbbi tedavi fişinin yerini alır. (Tıbbi tedavi fişiyle başlayıp belli bir sürenin tamamlanıp elektronik sağlık kartına geçildiği zamandan sonraki süreç için geçerlidir.)

  • Sığınmacılar hamilelik boyunca tıbbi bakım alırlar. Hamileliğin devamı için gereken sağlık koşulları sağlanır. Doktor hamile kişiye doğum kaydı belgesi verir.
  • 18 yaşından küçük olanlara eğer aileleri de yoksa sığınmacılara özel evlerden birinde oda verilir. Bu evin sosyal hizmet görevlileri oradaki çocuklara yardımcı olur, evin bütün ihtiyaçları karşılanır. Para tahsis edilir. Eğitim, iş bulma gibi haklarda sağlanır. Sağlık kontrolünde 18 yaş altındakilere kontrolden sonra bir çizelge belgesi verilir. Hangi kontrollerin yapıldığı, hangi testlerden geçildiği yazılan bu kayıtlar sağlık sınav kaydı kabul edilir. Doğumu Almanya’da gerçekleşen sığınmacı çocuklar belli sağlık kontrolünden geçerler. İlk muayene doğumdan hemen sonra gerçekleştirilir.6 yaşına kadar rutin sağlık kontrolleri devam eder.12-14 yaş arası ek muayeneler vardır. Çünkü bu yaşlar ergenlik dönemine denk gelir. Büyümenin sağlıklı olup olmadığı kontrol edilir.
  • Bütün bu sağlık hizmetleri sağlık sigortasına dayanmaktadır. Bu hizmetler; Sosyal Hizmetler Departmanı (Sozialamt), Halk Sağlığı Hizmeti(Gesundheitsamt) kurumlarınca takip edilmekte ve yürütülmektedir.

İSPANYA’DA GÖÇMENLERE UYGULANAN SAĞLIK POLİTİKALARI

İspanya’da bulunan göçmenlerin sağlık alanındaki hakları Kabul Koşulları Yönergesi doğrultusunda sağlamakta ve İspanya bu haklar doğrultuda politikalarını yönetmektedir. 1984 tarihli Sığınma ve Mülteci Statüsü Hakkındaki Kanun’un 1994’te revize edilmesi sonucu iltica başvurusunda bulunan herkesin tercümanlık, hukuk müşaviri, tıbbi yardım alanlarında İspanya devleti tarafından bu haklara erişimi sağlanması kanunen sabittir.

İspanya sınırlarına gelen ve iltica başvurusunda bulunanlar ilk olarak sağlık taramasından geçirilir. Bu sağlık taramasında aşı kontrölleri de yapılır ve eksik bulunan aşıların tamamlanması sağlanır. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, tüberküloz, depresyon ve diğer birçok kolay tedavi edilebilir sağlık sorunları tarama, teşhis ve tedavi aşamalarıyla acil servis müdahalelerine ve daha ileri düzey sağlık kurumlarına gitmeden ortadan kaldırılıyor. Ayrıca sınırda iltica başvurusu kabul edilmeyen ger gönderme merkezlerindeki kimselerden bu acil durumdaki kimselerin tedavileri birincil sağlık hizmetleri kapsamında yapılmakta ve bu masraflar devletin bütçesindeki fnlardan karşılanmaktadır. Sevk merkezlerindeki doktorlar özel olarak eğitim görürler. Bu eğitim kapsamında göçmen kimselerin kültürü, dili, dini gibi göçmenlere mental olarak da yardımının dokunabileceği alanlar da yer alır. Eşit Muamele ve Ayrımcılıkla Mücadele Kurulu’nun kaidelerince gelen göçmenler arasında herhangi bir ayrım yapılmaksınızın eşit muamelelere tabi tutulduğu, bu ayrımcılık neticesinde bazı kurumların kar elde etme amaçlarının önüne geçmeyi hedeflendiği İspanya’nın buna bağlı olarak sağlık alanında da bu eşitlik ilkelerine uygun olarak faaliyetini yürütmektedir.

2012 kemer sıkma politikasına kadar Avrupa’daki en verimli ve insancıl sağlık hizmetini sürdüren İspanya, iltica başvurusu kabul edilenlere verilen sağlık haklarını kendi vatandaşlarının sağlık haklarıyla eşitlemiştir. Ancak 2011’deki ekonomik kriz neticesinde göçmenler de dahil olmak üzere kendi ülke vatandaşı olan evsizler gibi düşkünlerinde bu alandaki hakları sınırlandırılmış ve kalite anlamında önemli bir düşüş yaşanmıştır. Bu izlenen yeni politika neticesinde birincil derece sağlık hizmetlerine dahi ulaşımda sıkıntı yaşayan göçmenler yapılan kurum araştırmalarının istatiksel verilerine göre daha çok acil ve ilk yardım alanlarında hizmetten faydalandığı görülmektedir. Bundan kaynaklı olarak acil servislere olan başvuruların yoğunluğu açıklanabilmektedir.

2012 yılında uygulamaya giren kemer sıkma politikası neticesinde sağlık hizmetinden faydalanmak isteyen göçmenlerin ‘Medicos Del Mundo’ isimli belgeyi bulundurması zaruri hale getirilmiştir. Bu belgenin varlığı ile birincil ve acil sağlık hizmetlerinden faydalanılmakla birlikte onsekiz yaşının altındaki göçmenlerin, doğum vakaları, acil durum gerektiren haller istisnadır.

İspanya’nın farklı eyaletlerinde çeşitli uygulamalar yapılmakta farklı insiyatifler alınmaktadır. Örneğin Madrid ve Valensiya’daki birkaç hastanede hasta savunucuları bulundurulmakta ve bu savunucular orada sağlık hizmetinden en iyi şekilde yararlanılması amacıyla yönlendirmelerle yardımcı olmaktadır. Ayrıca sağlık alanındaki bilgilendirilmenin farklı dillere çevrilmesi, erişimin iyileştirilmesi için çeşitli faaliyetler uygulanmaktadır.

2012 kemer sıkma politikalarının uygulanmasından önceki yıllarda yapılmış projelerle göçmenlerin hem fiziki hem mental sağlıklarının iyileştirmeye yönelik çalışmalar yapmıştır. Bunlardan en önemlilerinden biri 2010 yılında düzenlenen projede göçmenlerin zihinsel ve ruhsal bozukluklarını giderme amacıyla kontrol mekanizmaları oluşturulmuştur. Bu projenin ikinci ayağını oluşturan 2011 yılında yapılan projeye dahil olan 10 üye ülkenin en iyi göçmen uygulamaları belirlenerek bu uygulamaların eğitim paylaşımı sağlanmıştır.

Genel olarak inccelendiğinde İspanya göçmenler için sağlık entegrasyonunu sağlayabilmek için;

  1. Hasta savunucularının kurumsallaştırılması,
  2. Sağlık çalışanlarının göçmenlere sağlık hizmetlerinin verilmesi yönünde eğitime teşvik edilmesi,
  3. Göçmenlerin sağlık hakları hakkında bilgilendirilmesine yönelik iyileştirme çalışmalarının yürütülmesi,
  4. En uygun sağlık hizmeti nasıl verilmedir sorularına cevap aranması ve neticesinde ortaya çıkan engelleri ortadan kaldırmaya çalışılması,
  5. Göçmenlere verilecek hizimetlerin daha yüksek kalitede verilmesine yönelik araştırma yapılmasına teşvik edilmesi, ödenekler oluşturulması

adına çalışmalar yürütmektedir.

İspanya’da Sağlık Hizmeti Veren Kurum ve Kuruluşlar

  • IFNA : Hemşirelik Teşhisi adı verilen uygulama ile sağlık problemleri ve diğer sosyal sorunlara karşı önlem ve çare olabilme imkanı tanıyan bir yardımcı hemşireliktir. Kaynaklara erişim noktasında yardımcı olarak iyilikle bu konuda yardım eden bir kuruluştur.
  • SAPPIR : Psikopatolojik ve psikososyal bakım servisi ile 20 yıldır mültecilere bu alanda sağlık desteği verilmektedir.
  • ITSAL : İspanya’daki dört üniversitenin ortak yürüttüğü bu çalışma ile sağlık ihtiyaçlarını belirleyip bunun sonucunda hizmet sunabilmek için projeler üretir.
  • İspanyol Kızılhaç : Devlet bütçesinden ayrılan fonlar neticesinde tıbbi yardım sağlanmaktadır.
  • ACNUR : İlaç, aşı, tedavi ve ihtiyaç duyulan sağlık malzemelerine erişim sağlar. Bütçesi Birleşmiş Milletler Mülteci Komiserliği tarafından sağlanır.

KAYNAKÇA

  1. KEKLİK Kanuni, Türkiye’de Rakamlarla Göç-Sağlık, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Multidisipliner Göç ve Sağlık Sempozyumu, 22.02.2018.
  2. T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, http://goc.gov.tr, (ET:03.03.2018).
  3. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, http://turkey.unfpa.org, (ET:05.03.2018).
  4. Krankenkassen-Zentrale http,://www.krankenkassenzentrale.de/wiki/incoming-tr/iltica (ET:22.03.2018)
  5. The Federal Ministry of Health, https://www.bundesgesundheitsministerium.de /topics/health-guide-for-asylum-seekers/?L=1 (ET:15.03.2018)
  6. MOHANTY Sarita A., WOOLHANDLER Steffie,HIMMELSTEIN David U., PATI Susmita, CARRASQUİLLO Olveen and BOR David H., Health Care Expenditures of Immigrants in the United States: A Nationally Representative Analysis ,  ,,   American Journal of Public Health, 2005, Vol 95, No. 8
  7. IŞIK Hasan, Federal Almanya’da Uygulanan Sosyal Yardım Sistemi, Türkiye Karşılaştırması Ve Türkiye’deki Uygulamalara Yönelik Öneriler,Ankara, 2014
  8. ERTEM Haşim Eren, Illegal Immıgratıon To Eu Countrıes; New Asylum Polıcıes In Spaın And Germany,Ankara, 2007.
  9. SOUSA Emily, BENAVİDES Fernando G.,SCHENKER Marc, GARCI ´A Ana M., BENACH Joan, DELCLOS Carlos, Immigration, work and health in Spain: the influence of legal status and employment contract on reported health indicators, Int Journal of Public Health, 2010, Vol.55, Page:443–451
  10. Akademik Perspektif Enstitüsü, http://akademikperspektif.com/2014/04/14/ispanya-goc-problemi/,(ET:20.04.2018).
  11. Polítıca Sobre Derecho Unıversal A La Salud, Unidad de Incidencia Política 14/08/2013
  12. MONGA Parul, KELLER Allen and VENTERS Homer,  Prevention and Punishment: Barriers to Accessing Health Services for Undocumented Immigrants in the United States, Laws Journal, 2014 Vol:3 Page: 50–60
  13. ARIK GÜNEYLİ Nihal, Türkiye’de Sağlık Hizmetlerinde Harcamalara Yönelik Ödeme Yöntemleri: Gelişmiş Ülkelerle Türkiye Kıyaslamasına Örnek Uygulama, Ankara, 2014
  14. Estrategia De Acción Exterior, Ministerio de Asuntos Exteriores y de Cooperación – Gobierno De España, 2015
  15. KOÇAK Orhan, GÜNDÜZ R.Demet, Avrupa Birliği Göç Politikaları ve Göçmenlerin Sosyal Olarak İçerilmelerine Etkisi, Yalova Sosyal Bilimler Dergisi,2016, Yıl:7 Sayı:12 66-91
  16. BRIS Pablo and BENDITO Félix, Lessons Learned from the Failed Spanish Refugee System: For the Recovery of Sustainable Public Policies, Sustainability 2017, Vol.9,1446
  17. GONZÁLEZ DE DURANA Ana Arriba and MORENO-FUENTES Francısco Javıer, Undocumented Migrants İn Spain To Regain Access To Healthcare?, Espn Flash
Up Next: KAHİRE